26 Kasım 2014 Çarşamba

Tarihin Ön Balkonu - Karakterler IV


YU NOV NATİN JENKHİS KHAN

Günlerin billurları dondurduğu şu kış günlerinde içinizi ısıtacak bir hikaye ile daha çaprazınızdayız. Hep karşınızda olacak halimiz yok. Bugünkü tarihi karakterimiz hepinizin yakından tanıdığı, hatta bazılarımızın uzak akrabası Cengiz Han. Bakalım kimmiş bu tarihe adını altın harflerle yazdıran kişilik. Biberliyelim co.


Cengiz Han ve Bir Takım Dombıralar

Orta Asya'nın kurak, soğuk, insanın afedersiniz elindeki rakıyı donduran, sert iklimlerinden birinde doğmadı Cengiz Han. Bildiğin Şişli Etfal'de doğdu. Babası büyük bir komutan, annesi ev hanımı olan Cengiz Han (asıl adı Timuçin, göbek adı Sitivırt), ufaklığından itibaren kariyer geliştirmeye merak saldı.Baktı kendi kariyeri pek gelişmiyor, başkalarının kariyerini geliştireyim dedi ve saç uzatıp sakal bırakmaya karar verdi. Hanımı Börte ile birlikte mutluluğa yelken açan Cengiz Han, hazır yelken açmışken birkaç milyon kişiyi de katledeyim, kariyerim belki de bu yönde gelişir diye düşündü. Düşünmekle de kalmadı.

Cengiz Hanlığının en iyi anlaştığı beylik Akgün Beyliği'ydi. Çeşitli dombıralardan sonra günlerden bir gün Çakırgözlü Ferhaddin Bey ile yolları kesişen Cengiz Han, sakalının beyazına hürmeten bekleyip Ferhaddin Bey'e yol verdi. "Sen kim kopeksin bana yol veriyorsun lan" diye çıkışan Ferhaddin Bey, tüm Geym of Turons spoiler'larını bir bir sayıp intikamını aldı. 

Cengiz Han'a ait ele geçirdiğimiz tek foturafı aşağıda görebilirsiniz. Kendisine iyi ki doğdun diyoruz ve üç evetle uğurluyoruz.


Ferhaddin Bey'den sonra

Çok enteresan...




25 Kasım 2014 Salı

Tarihin Ön Balkonu - Beylikler Sıpeyşıl Ediyşın


BENCE BU ÇOK NORMAL

Sence de öyle değil mi Alfonso?

- Kesinlikle efendim.

Aferin. Gündüzlerin Havana purosu gibi uzun ve sıcak olmasını özlediğimiz şu soğuk günlerde, çok özel bir insan için çok özel bir araştırma yaptık ve aslında tarihin tozlu sahnesinde bir kaç bölüm oynadığını gördük. Gelin hep beraber bakalım tombiliklerim.

Akgünler Beyliği

Bugünkü Isparta, evvelsi günkü New Orleans dolaylarında kurulmuş olan beyliğin kurucusu Akgünoğlu Deniz Bey'dir. Zevcesi Zuhal Hatun ile beyliğini kurup yayın hayatına başlayan Akgünler Beyliği'ni bir kaç yıl sonra bir heyecan sarmıştır. Evet Zuhal Hatun nurtopu gibi bir erkek evlat dünyaya getirmiştir. Çocuğa ilk başta Sheldon Cooper adını vermek isteseler de, bulundukları bölgenin ismi olan Yalvaç'ta karar kılınmış, çocuğun fizikçi olması kararlaştırılmış, şokella ve gofret yedirilmiş (geleneksel Isparta adetleri) ve bir dereye bırakılmıştır. (Niyeyse.) Derede sürüklene sürüklene kendi kendine büyüyen I. Yalvaç Bey artık konulduğu sepete sığamayacak büyüklüğe geldiğinde Fizik Bölümü'nü kazanarak insanlığa adımını atmıştır.Akgünler Beyliği bugün hala Antalya ve çevresinde varlığını gizliden gizliye sürdürmekte olsa da Yalvaç Bey'in ikamet adresi İstanbul'dur. Beyliğin iki vârisinden biri olan Yalvaç Bey, uzun boyu ve uzun boyuyla dikkatleri üzerine çekmekte, fizik alanındaki başarılarıyla dönemin Katib-ül Küteba'sı Ferhaddin Efendi'nin nazarı dikkatini celb etmiştir. Bugün Yalvaç Bey'e ait kalıntılar benim odanın tam karşısındaki odada görülebilmektedir. Her yer püskevit kırıntısı. Evet.

Yalvaç Bey (ortada) ve bir takım adamlar Süpermen'e bakarken

İyi ki doğdun ev arkadaşım, kardeşlerin gülüsü...

24 Kasım 2014 Pazartesi

Günün Anlam ve Ehemmiyeti


ONUNCU KÖY

Fakir Baykurt'un romanıdır "Onuncu Köy". Dizisi, filmi de yapıldı ya sonraları, kitabı daha mühimdir. Köy Enstitüsü'nden mezundur Fakir Baykurt. Köylerde doğup büyümüş,köylerde öğretmenlik yapmış, köylerde yazmış, gazete, dergilerde yazıları, şiirleri yayımlanmış, oldukça da sıkıntılarla geçmiştir hayatı. 

Kitapta Anadolu'nun köylerinde öğretmenlik yapan, köye bir şeyler katmak için uğraşan, didinen ve bu yüzden köyün "ileri gelenleriyle" karşı karşıya gelen ama yine de öğretmenliğini yapan, bu uğurda dövülen, sürülen, yaftalanan bir öğretmenin hayatının bir kısmı anlatılır. Söz konusu öğretmen Anadolu'nun batısındaki illerden birinde yapmaktadır öğretmenliği. Çektiği sıkıntılar iklimden ziyade cahilliktendir. 

Babamın ilk görev yeri Kars, Kağızman. Sene 1981 ya da 82. Ankara'dan ötesine geçmemiş, yeni evli, bir çocuk sahibi genç bir öğretmen o zamanlar. Karısı Ordu'ya atanıyor, çocuğu kayınvalideye emanet. Doğu'nun soğuk olduğunu söylemişler tabi babama. Muğla'da en soğuk günlerde ne giyiyorsa onunla gitmiş. İlçeye inip köyün adını verdiğinde şöyle bir bakmışlar. "Donarsın hoca bunlarla" demişler. Aylardan Eylül. Muğla'da yaz bitmemiş bile. Neyse binmişler bir traktörün kasasına. "Uzunca bir yol tırmandık traktörle" diyor, "sonra bembeyaz karla kaplı dağlık araziden başka hiçbir şey olmayan bir yerde durdu traktör. Sağa sola bakıyorum, ne ev var ne köye benzer bir şey. Soruyorum 'Geldik mi?' diye. 'Yok hoca, buradan sonra yol yoktur, yürüyeceksin.' diyor birisi, içlerinden bir tek o konuşuyor benimle. Karda yürüdüğüm iki buçuk saatin sonunda Kop Dağı'nın eteklerine çıkıyoruz ve köy görünüyor. Muhtarın evine götürüyor beni, yolda bana cevap veren adam. Köyde Türkçe bilen ve evinde beni ağırlayabilecek tek kişi muhtar çünkü. Eve giriyorum ve ayağımdaki botlar çıkmıyor. Ayaklarımda donmuşlar meğer." 

Öğretmenlerin hepsi Mahmut Hoca değil elbette. Öğrencilerini dövmek için marangoza gidip sopa yaptıran öğretmen de tanıdım, evindeki fırının "kurtlandığını" anlatan öğretmen de, hatta iğrençliğin sözlük karşılığı olup öğrencisini hamile bırakan öğretmen de var. Ama yine de güvendiğim bir konu var; bu ülkenin baş öğretmeninin Mustafa Kemal olması. Onun attığı temeller, şimdilerde idealist diyorlar gerçi, öğretmen gibi öğretmenlerin var olduğuna ve olacağına dair inancımı yitirmememe sebep oluyor. 

"Baba öğretmenlik hayatında en çok zorlayan neydi seni?" diye soruyorum. "Tüm şartları zorlayarak bir köye okul, birine, her sene boğulan oluyor diye, köy girişindeki derenin üzerine köprü, birine, gelen öğretmenlerin başını sokacağı bir yer olsun diye lojman yapılmasını sağladıktan sonra, daha da önemlisi yıllarca bu ülkeye onlarca çocuk yetiştirdikten sonra, öğretmen arkadaşlarımın bayrak direklerine asıldığını, kaçırıldığını gördükten sonra, dönüp bakıyorum. Ve emekli olduğum gün tüm öğrencilerden özür dilediğim gün sanırım en zorlu gündü diyorum. Size daha iyi bir gelecek bırakamadık, sizi daha iyi yetiştiremedik demek çok zordu."

Tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü kutlu olsun!


21 Kasım 2014 Cuma

En Yeni Köşe - Tarih Soruları IV


FEODAL FEODAL KONUŞMA BENİMLE

Amerika kıtasını keşfeden Hacı Kristof Kolomb Efendi'nin sakalları gibi tel tel bir haftanın son iş gününde, tarihin tozlu sayfalarından sizler için bir beş soru daha soralım dedik, dedik dinlemetedik. Evet.

Soru - 1:

Orta Çağ aşağıdakilerden hangidir? Nedir? Ve hatta ne değildir?

a) Orta Çağ, kimsenin sahip çıkmadığı, garip gureba, fakir fukara, ortada kalmış bir çağdır.
b) İlk Çağ gibi olmuyor ya. ilklerin tadı bambaşka.
c) Kimine göre 375 kavimler göçü, kimine göre 395 Roma (dondurmalı olan) İmparatorluğu'nun ortadan ikiye yarılması, Süha dayıma göreyse benim sünnetimle başlayıp Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u almasıyla sona eren bir çağdır.
d) Macellan'n konuyla ilgili görüşleri için: www.macellaninkonuylailgiligorusleri.com 
e) Orta Çağ bu gladyatör filmindeki adamların mini mini etek giyip dolaştığı ahlaksız, pis bir çağdır bence.

Soru - 2:

Orta Çağ Avrupası'nda en güçlü kurum hangidir? Peki nedendir bu?

a) Orta Çağ'da en güçlü kurum SGK'dır. Primleri yatırmadı mı s**tın yani.
b) Orta Çağ'da en güçlü kurum Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'dur. (Satılık minibüs hattı. İrtibat: 0 900 3 5 7)
c) Orta Çağ'da en güçlü kurum Fenerbahçe'dir. Yaaaşaaa Fenerbahçeee!!!
d) Macellan'ı sevme, yaşatma ve güzelleştirme derneğidir.
e) Papalıktır. Neden diyecek olursan bu Papa her şeyin başıydı o zamanlar. Kralları bile görevden alırdı. Hatta İstanbul-Bursa vapur seferlerinin saatlerini bile bunlar belirlerdi. İki kilo billuru vardı bunların. Düşün. Billur derken kristal kaseler.

Soru - 3:

1215 yılında imzalanan Magna Carta anlaşmasının önemi nedir? (soru mantıklı lan aslında)

a) Avrupa'da Demokrasiye geçişte ilk aşamadır.
b) Asya'da Otokrasiye geçişte son çıkıştır.
c) Antartika'da Penguenizmin temelleri atılmıştır.
d) Macellan'ın Budist olmasının yollarını açmıştır.
e) Kralların öyle istediği gibi vergi toplama, sonra bu vergilerle kendine saray yaptırma, sarayın elektrik giderleri için yine vergi toplaması gibi "doğal" hakları elinden alınmıştır.

Soru - 4:

Gelelim Haçlı Seferleri'ne. Evet Ceren söyle bakalım, Haçlı Seferleri kaç tanedir ve tereyağlı iskender ile alakası nedir?

a) Sular kesikti. Kokudan çalışamadım hocam.
b) Haçlı Seferleri 9 tanedir. Tereyağlı İskender bu seferler sonucunda ortaya çıkmıştır.
c) Acıktınız mı hocam?
d) 1096 - 1270 yılları arasında gerçekleştirilmiş, dini, ekonomik, siyasi, şöbiyet seferlerdir. Kudüs'ü alıp ortamı şendlendirmek üzere Papa'nın teşviki ve UKOME kararıyla başlatılmıştır. Çok değişiktir. 
e) Birinci Haçlı Seferi en güzelidir. Her şeyin ilki başka canım ya. Misal bu sefer sonucunda Kudüs Krallığı, sonra efendime söyliyim Urfa Kontluğu, Antakya Prensliği, Trablus Kontluğu, Ikea Montluğu gibi bir sürü devlet kurulmuştur. Macellan.

Soru - 5:

Haçlı Seferleri'nin sonucunda ortam şenlenmiş midir? Şenlenmemişse ne olmuştur? N'oluyor? 

a) Haçlı Seferleri'nin sonucunda zibilyon tane (eski parayla milyon) asker, şövalye, Edward ve Jacob ölmüştür.
b) "İyi ki sembol olarak Haç seçmişiz, ya ornitorenk seçeydik? Ornitorenkli Seferleri olur mu yani? Olmaz." sonucuna varılmıştır.
c) Feodalite zayıflamıştır. Böyle iğne ipliğe dönmüştür garibim. Üflesen uçar.
d) Avrupa, Müslümanlığı yerinde inceleme şansı bulmuş, Sultanahmet, Süleymaniye, Ayasofya, Yerabatan gibi yerleri gezdikten sonra Galata'da yemek yemişlerdir.
e) Biz çılgın Türkler'in Batı'ya ilerleyişi durmuş, Doğu'ya gitsen Moğollar var. Öyle ortada kalakalmışız yazık.


Geçenki soruların cevap anahtarı aşağıdadır. Bu soruların cevap anahtarı da aşağıdadır. Hepsi aşağıda. Aşağı. Tekrar edince çok komik oluyor lan.

Enektar!


11 Kasım 2014 Salı

En Yeni Köşe - Tarih Soruları III


HER ŞEYİN BAŞI TARİH

Hayır, yalansa doğru deyin. Biliyoruz da konuşuyoruz evladım burada. Hayret bir şey! (yazar gerginliğim var dostlarım). Neyse. Sarayların koridorları gibi uzun bir aranın ardından sizlerle beraber olmanın mutluluğunu yaşarken bir yandan da püskevit kemirmek gibisi yok. Ecukeyşınıl Wakabayaşi yönümüzü bir kez daha ortaya koyalım istedik, bomba sanıp fünyeyle patlattılar. Ülke ne biçim yea!

Soru 1:

I- Cahiliye Dönemi
II- Hz. Muhammed Dönemi
III- Dört Halife Dönemi
IV- Emeviler Dönemi
V- Abbasiler Dönemi
VI- Fatih Terim Dönemi

İslam tarihi'nin yukarıda gördüğünüz (bkz. yukarısı) dönemlerini, en az gol yeneninden en çok gol yenenine göre sıralayınız.


Soru 2:

624 - 625 ve 627 yıllarında yapılan Savaşların baş harflerinin birleşiminden BUH oluşur. Peki buna göre ilk halife kimdir? (şaşırtmaçlı soru)

a) Hz. Ebu Bekir
b) Hz. Şaban
c) a şıkkı
d) c şıkkı
e) bunu da bilmiyorsan artık.

Soru 3:

Dört halife döneminden sonra kurulan Emeviler, 750 yılında (ha şöyle tam tarihle gel bana) Abbasiler tarafından yıkıldıktan sonra, bugünkü İspanya, o günkü Çorum yakınlarında hangi devleti kurmuşlardır?

a) Malazlar
b) Etiler
c) Baranlar
d) Macellan
e) Endülüs Emevileri

Soru 4:

Emevileri zopaynan kovalayıp yerine devlet kuran Abbasiler, 750 yılından 1258 yılına kadar nasıl ayakta kalmışlardır? Hayır niye oturmamışlardır yani?

a) Saygıdan
b) Moğollar yüzünden
c) Mor ve Ötesi yüzünden
d) Macellan yüzünden
e) Tarihçinin bıyığı da ne acaip lan.

Soru 5:

227-642 yılları arasında İran'da kurulmuş olan Sasaniler kiminle iyi geçinmiştir? Ve bu arada ne yiyip ne içmiştir bu Sasaniler? Ha bir de, ya işte anlat dinliyorum ben seni...

a) Sasaniler'in iyi geçindiği kimse yokmuş, Roma İmparatorluğu olsun, başkaları olsun hep bi alacak verecek meselesi, savaş, itlik, uğursuzluk. Ayran içip ayrı düşerlermiş. Ben öyle biliyorum.
b) Sasaniler'in adı aslında Şaşaniler'miş. Türkçe karakter kabul etmeyince, o zamanki sistemler eski tabi.
c) Sasaniler'i kuran arkadaş olan Ardaşir, dedesi Sasan'ın (hangi Sasan? Florasan! auhauuhau..öhüm) adını vermiş devlete. (aman ne yaratıcı)
d) Macellan demem yeterli olur sanırım hocam.
e) Bunların sonunu getiren savaş Nihavent savaşıymış ya la. Savaş mı, TSM Ankara korosu şarkısı mı belli değil.



Cevap anahtarı yarın gazeteniz Feripedia Times'ta! Enteresan tabi.

Pek Yakında Tüm Kestanecilerde!




30 Eylül 2014 Salı

Tarihin Ön Balkonu - Karakterler III


ÇÖLDE SU ARASAM ÜTÜ BULURUM

"Voltran'ı oluştursam g*tü olurum..." diye devam eden bu sarkastik şiiri çok severim sevgilim Feripedia su kurbağam. Gün geçmiyor ki Feripedia ailesi olarak ek iş yapmayalım.  Alın size yeni bir karakter ve doğum günü yazısı. (İyice olduk!)


Tubiks Efsanesi ve Bir Takım Dümenler

Kuzeyin oğlu Volkan Konak'tan yüzyıllar önce, Tanrı Odin'in canı çok sıkılıyordu ve bir meşgale falan arıyordu. Önce İSMEK'in açtığı ahşap boyama ve fransız öpüşme kurslarına katılsa da bu can sıkıntısı günden güne artıyor, Norveç ve İsveç'in kişi başına düşen milli geliri artsa da Odin tahtında kıpırdanıp duruyordu.

Çok sıkılan Odin ve bitkiler (arkada)

"Bari" dedi "bir karakter yaratayım da sağa sola göreve falan gönderirim, o tingildedikçe ben de eğlenirim ehere mehere..." diye düşündü ve eski Canon fotoğraf makinesinden bir kadın yarattı. (ve tanrı kadını yarattı) Kadının adını "her telefona sen koş, her kapıya sen bak, beni hatırla" anlamına gelen Tubiks koydu. Kısa boyuna rağmen özgürlükçü yapısıyla Odin'e bile kafa tutan Tubiks hemen görevlerini öğrenmek için e-devlet şifresi alarak devlet kapısına gitti. Kapıyı çalıp çalıp açan olmayıncaya kadar bi sinire kesti bu bizimki tabi. Neyse ki son anda kapı açıldı ve görevlerini öğrendi. Aşağıda görevlerini sıralı tam liste halinde görebilirsiniz a dostlar, heyhat!

  • Çok ama çok iyi niyetli olmak ve bu yüzden başına gelmedik kalmamak.
  • Fotoğraf çekiciliği.
  • Midye yiyiciliği.
  • Erdi bakıcılığı ve bilmukabele kendine baktırıcılığı.
  • İçtenliklilik. (gel vatandaş böyle kelimeler tdk'da yok geeeeeeeel)
Görevlerini öğrenen Tubiks'i bir sevinç kapladı ve Erdi'sini de buluvermesiyle temaşa, nümayiş... İşte durum bu. Öyle çok da bi şey yok yani.. Şaka lan tüm kainatın sevdiği bir karakter oldu Tubiks ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar. Aşağıda Tubiks'in ev sevimli halini görebilirsiniz.

Keşke doğdun yavrum! :S

~ THE SON ~


29 Eylül 2014 Pazartesi

Tarihin Ön Balkonu - Kavimler 9 (sıpeyşıl ediyşın)


KRİZ BİZİ TEĞET GEÇTİ NEYSE Kİ

Merhaba sevgilim FERİPEDİA tombilikleri. Hızlı trenlerin yol aldığı raylar kadar uzun bir aranın ardından yepisyeni yazımızla yine beraberiz. Lakin ki bu yazımızı bugün doğum günü olan bir arkadaşımıza ithaf ediyoruz. Siz de özel günlerinizde yazı yazdırmak istiyorsanız Feripedia Co. güvencesiyle mail adresimizden bizimle irtibata geçebilir, sevdiklerinize güzel sürprizler yapabilir, akabinde iki bira da bize ikram edebilirsiniz. Mail adresimiz: cokatesli@hopmail.kam


İlhanlılar (ya da Teğetraller) - m.ö 3'ün beşin hesabını yapma bana!

İlhanlılar kavmi, bugünkü Manhattan, öbür günkü Balıkesir dolaylarında, yırtık dondan çıkar gibi bir anda çıkmıştır tarih sahnesine. İki perde dram-komedi tadında olan kavmin kurucusu  I. Henry'dir. Yok lan I. Teğetraldir. Başlıca geçim kaynakları tiyatro olan kavim, zamanla sinema, dergicilik, çekirge açacağı satışı gibi kalemlerden de para kazanmış ama har vurup harman savurmalarıyla ve kuzu kavurmalarıyla ünlenmişlerdir. Hazır ünlenmişken bi fotoğraf da çekinelim diyen kavim, fotoğrafta flu çıkınca moralleri bozulmuş ve tam o esnada kavime saldıran Ümmühan Sultan ve ordusu tarafından bozguna uğratılmışlar, uğratılmışlarken de birer çay içirilmişlerdir. Sonraları Ümmühan Sultan'la aralarında başlayan münasebet neticesinde iki kavimi de dağıtıp güneye yerleşmişlerdir. Başlıca sporları atanalırspor, başlıca kıyafetleri kot tişörttür. Aşağıda kurucu I. Teğetralin, kavmin kurulduğu anda muhtarlığa verilmek üzere çekindiği fotoğrafını görüyoruz. Bıyığına kurban diyor ve kendisini 7.7 puanla uğurluyoruz.

I. Teğetral ve bıyık (ortada, kaytan olan)

İyi ki doğdun len zibidi.. Kerata seni...

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Tarihin Ön Balkonu - Karakterler II (dünden devam)


PERSEPHONE 5S

Dünkü yazımıza gelen çığ gibi ilgiye istinaden zurnanın zırt dediği yerden devam ediyor ve kabarcıksız kaplanmış bir ekran jelatininin verdiği huzurla hikayemizi anlatıyoruz. 

Çileli Persephone ve Bir O Kadar Çilesiz Hades

Hades, kızcağızı zorla Ölüler Diyarı'nda alıkoyarken bir yandan da play station oynamakta ve gününü gün etmektedir. Demeter ise Taksim Meydanı'nda Cumartesi günleri eyleme katılmaktadır. Demeter'e acıyan Hermes, gidip itliğin uğursuzluğun başkanı Zeus Baba'ya der ki; "Peder bey, yazık lan şu kıza. Hades denen it, senin kardeşin. Yol ver gidelim, kafasını ezelim, kızı kurtaralım. %50 olarak zor tutuyoruz kendimizi baba!" deyince Zeus bir şartla Persephone'nin anasının yanına dönmesine izin verir: Persephone Ölüler Diyarı'nda hiçbir şey yememelidir. (Ne alaka?)

Hades! (Ne sandıydın?)
Hades ise paralel bir insan olduğundan, Olympos'ta bir çok kulağı olan bir şahsiyettir ve bu durumu öğrenince Persephone'den ayrılmak istemez ve ona bir oyun eder. Oyunun sonucunda da dört adet nar tanesini kıza yedirir. (Ne biçim oyunsa artık.) Ve Persephone yarı zamanlı olarak Hades'in karısı olmaya ve lc waikiki'de tezgahtar olmaya mahkum olur.

Hades, Persephone'ye oyun edip nar tanelerini yedirdiğinde!
Sonuç olarak pazar alışverişleri dışında yer üstüne çıkma hakkını kaybeden Persephone, yer üstüne çıkacağında anası, garip anası, çilekeş anası Demeter dünyayı çiçeklerle donatır ve bahar gelmiş olur. Mevsim bahar olunca, aşk gönüle dolunca, sevenler kavuşunca Eski Yunan daha bir güzeldir.


Kıssadan hisse; bu hikayenin sonucunda rahmetli Nubar Terziyan'ı anmadan olmaz: Nubar Terziyan!



19 Ağustos 2014 Salı

Tarihin Ön Balkonu - Karakterler II


iPHONE YOKKEN O VARDI: PERSEPHONE

Saksafon sesi gibi iç gıcıklayıcı bir haftanın ikinci gününde sizlerle olmaktan mutluluk duyarken bir de birinin telefon melodisini duyuyoruz. Lütfen cep telefonlarınızı ve ankesörlü telefonlarınızı sessiz konuma, koltuklarınızı kabarık konuma getiriniz.

Persephone ve Anasının Yaşadığı Bir Takım Olaylar (m.ö bi aralar)

Hem anne tarafından (Demeter) hem de baba tarafından (Zeus, ille de Zeus) tanrıça olan Persephone kızımızın anası Demeter, başak burcu bir insandır ve aslen Konya'lıdır. Dünyaya buğday, nohut ve bilimum bakliyat ekerek bereketli hale getirmekle görevli bu tanrıçamız, biricik kızcağızını çok sevmekte, arada bağrına basmakta, arada dövmektedir. 

Tanrıça Demeter (buğday tenli)
Günlerden bir gün (mesela Salı), Demeter yine dünyaya buğday ekerkene, kızının çığlığını duyar ve koşaraktan kızının bulunduğu yere gelir. Lakin ki kızını bulamaz. Tam on gün boyunca dünyayı dolaşır.(balonla) Ve ardından güneş tanrısı Helios'a rastlar. Yeni çay demlemiş olan Helios, Demeter'e, kızının Zeus'un gizli izniyle Yer Altı Dünyası'nda olduğunu, Hades'in karısı olarak hayatına devam ettiğini söyler. Persephone'nin yer altından çıkarılması için zamanın cumhurbaşkanına kadar çıkan Demeter, bir şartla kızının geri dönebileceğini söyler ona. O şart da ne midir? Sabret yavrum. Yarın buradayız.

Persephone (yer üstündeyken)


31 Temmuz 2014 Perşembe

Tarihte Bugün - Ekmek İçi Gibi Köşe - 31 Temmuz


NERDEN BAKSAN DANNY DE VİTO

Şekerparelerim merhaba. Baklavaların havalarda uçuştuğu bir bayramın sonrasında mesaimize kaldığımız yerden devam ederken, 30 (yazıyla otuz) yaşına geldiğinizde artık harçlık alamadığınızı görmek çok hüzünlendiriyor insanı dostlarım. 

31 Temmuz 2000 (m.ö.)

Bundan tamı tamına 4014 yıl öncesine geri döndüğümüzde, ki biz FERIPEDIA ailesi olarak zamanda yolculuk ve mıhlama yapabiliyoruz, antik Mısır'da buluveriyoruz kendimizi.

Akşam saatleri. Piramit yapımında işçi olarak çalışan Ramses Papirüsoğlu, yorgun argın eve gelmiştir. Henüz dört aylık evlidir ve 3 çocuğu vardır. Karısı Hümeyra (ne var olamaz mı?) sıcak bir yandan, çocuklar bir yandan, Sago bir yandan, Kolo bir yandan sinirleri tepesinde bir Akrep kadınıdır. Kendini üçlü koltuğa bırakan Ramses, karısından, babasının hayrına bir bardak gerçek Anubis parçacıklı portakal suyu ister ve ekler; "hanım çok yoruldum yav."

Ve Hümeyra, sonraları kadınların kocalarına, özellikle çalışmayan kocalarına, sık sık söyleyecekleri şu gerizekalı cümleyi kurar; "Yorulmuşmuş! Sanki sırtında taş mı taşıdın?"

Yorumu sizlere bırakıyorum, tatil dönüşü gelir alırım.


Ramses Papirüsoğlu (karısının cümlesinden sonra)



25 Temmuz 2014 Cuma

Tarihin Ön Balkonu - Karakterler


HERKÜL'ÜN ETİ YENMEZ

Merhaba zibidiboylar. Şimdi filmi de vizyonlardayken dedik ki şu adamın aslı astarı neymiş bir anlatalım. Sizler de yazlıkta ışığa koşan sivrisinekler gibi yazımıza koşun. Kaaveden adam da getirin. Yapın bunları.

HERKÜL 

Latince adı Herkül, Eski Yunan'daki adı Herakles, Osmanlıca'daki adı Bacı Kalfa olan bu karakterimizin çok hazin bir hikayesi var dostlarım. Adeta bir taverna çalışanı gibi olan bu arkadaşımızın babası, o zaman hemen tüm çocukların babası olan Zeus'tur. Zeus denen tıyniyetsiz afedersin, deveyi diken insanı Miken kralının kızı Alkmene'ye göz koyar. Ve sadece göz koymakla da kalmaz. Alkmene'nin kocası kılığına giren Zeus deyyusu kadıncağızı oracıkta ( ya nerecikti olacağıdı ya) hamile bırakır.

Zeus, Alkmene'nin kocası kılığındayken!

Zor bir hamilelik sürecinin ardından Mikenai SSK Hastanesi'nde doğum yapan Alkmene'nin, at kadar bir oğlu olur. Zira bu oğlan yarı tanrı, yarı ganyan bayii bir oğlandır. Alkmene'nin doğumunu yaptıran Ebeus çocuğun Zeus'un oğlu olduğunu çeşitli uzuv büyüklüklerinden tahmin eder ve Zeus'un şirret karısı Hera'ya haber salar. Hera durumun gerçeğini öğrenince, her kıskanç Tanrıça gibi tüm hayatı boyunca bu günahsız yavruyla uğraşır durur. Ancak bu bebek çok güçlüdür, öyle ki iki paket Prima'yı bir günde doldurabilmekte, dört kilo cici bebeyi bi oturuşta yiyebilmektedir. Hera'nın gönderdiği iki zehirli yılanı öldürdüğünde henüz bir kaç günlük bebektir. Var gerisini sen düşün.

Hera'nın gönderdiği yılanlardan biri.

Herkül, büyüyüp geliştikçe afedersin ama ayı boğan bir delikanlıya dönüşür. Becerileri arasında daha önce tam isabet etmiş olan okun ortasına ok atarak hava atma, yağlı güreş, badminton, İTÜ Uçak Uzay Mühendisliği Bölüm Birinciliği, cheesecake yeme yarışması şampiyonluğu, Survivor Ölümlüler - Yarı Ölümlüler bölümü birinciliği, Türkçe rap starlığı, kılıçla ejderha doğramacılığı gibi şeyler sayılabilir.

18 (yazıyla on dokuz) yaşına geldiğinde Kitharion ormanlarındaki ünlü canavarı öldürür ve ödül olarak kendisine Thebai kralının kızı Megara verilmiştir. Hera oğlana kafayı takmış olduğundan bir şekilde oğlanı çıldırtmayı başarır. Çıldıran Herkül de "madem çıldırdım neden ailemi katletmiyorum" diyerek o zamanki aile katletme modasına uyar ve karısı ve üç yavrusunu hunharca katleder. Suçlarından arınması için Mikenai kralı Eurystheus'un emrine girmesi ve onun verdiği görevleri yerine getirmesi gerekir. Bu görevler ne midir? O da sonra be tatlım. 

Herkül (cheesecake yeme yarışmasını kazandığında. kusmadan hemen önce)

Neden continued olmasın ki...





1 Temmuz 2014 Salı

Tarihin Ön Balkonu - Roma Mitolojisi - Kuruluş Efsanesi


İLK 6 AY SADECE KURT SÜTÜ!

Uzunca bir aranın ardından sizlerle birlikte olmanın sevinciyle dolup taştığımız şu güzide yaz günlerinde, Roma Mitologyasına geri dönüş yaparak kuruluş efsanesini bir anlatıverelim, daha Teknosa'dan vantilatör bakıcam.

Antik Bir Roma Kadını (elleri havada olan)


Romulus ve Remus

Daha önce tanıttığımız tavla ve savaş tanrısı Mars, bu Troia'dan kaçan kardeşimiz Aeneas'ın soyundan gelen Rhea'yı gondikler. Bu gondiklemeden ikizleri olur. Fakat bu gondikleme olayı Rhea'ya terstir, zira kendisi Vesta rahibesidir ve bu Mars denen tıyniyetsiz herifin tecavüzüne uğramıştır. Rhea'nın babası der ki, bu kız köylük yerde bizim başımıza bela olur. Şimdi tecavüz edeni şikayet etsen, adam Tanrı. Kimi neye şikayet edeceksin. En iyisi kızı diri diri gömelim (oha!), ikizleri de boğduralım, namusumuz temizlensin.

İkizleri öldürmekle görevli olan uşak, kıyamaz bu yavrulara ve ikizlere takke giydirip bir sepetin içinde Tiber Nehri'ne (bkz. yeşilırmak, en olmadı kızılırmak) bırakır. Tabii ki, antik dönemlerden bahsediyoruz. Her haltın bir tanrısı olduğu için Tiber nehrinin tanrısı da Tiberinus'tur. (aman ne yaratıcı isiiiiiiiiiiim) Tiberinus bu yavrucakları alır ve yavrularını yeni kaybetmiş olan, mahzun, hüzünbaz dişi kurt Lupa'ya evlatlık olarak tahsis eder. Kendisi de boş durmaz ve bebelerin anası Rhea'yı da zevcesi olarak alır ve Maltepe Evlendirme Dairesi'nde bir güzel nikahını yapar.

Romulus ve Remus (ne desek boş)


Dişi kurt Lupa, bu insan yavrılarını bir güzel büyütür, vatanına milletine bağlı, muhasır medeniyetler seviyesine yükseltir, askere yollar ve asker dönüşünde kardeşler bir devlet kurmaya karar verirler. Önce hazine arazilerini çevirip çevresine hendek kazmakla işe başlarlar. Bugünkü Roma'nın tamamını istimlak eden kardeşler, devletin adı konusunda tartışmaya başlarlar. Romulus der ki, en çok ben çalıştım, hem ben senden 36 saniye daha büyüğüm, dolayısıyla devletin adı Roma olacak. Remus der ki, hadi lan oradan, bi' kere ben senden önce doğdum ayrıca büyüklüğü değil işlevi, devletin adı Yozgat olacak. Hızır idi, Yunus idi derken, Romulus kardeşini hunharca katleder ve devletin başı olur. Gerçi önce bir seçime gider tabi bu ama diğer aday Ekmelus çatıdan düşüp ölünce yine monarşi, hep monarşi...

İşte dostlarım. Büyük Roma İmparatorluğu'nun temelleri bu şekilde atılmış olur.

Roma ilk kurulduğu yıllarda (uzaydan fotoğraflayan FERIPEDIA Foto A.ş.)


Kıssadan hisse; entarisi ala benziyor, haliyle şeftalisi bala benziyor.









22 Mayıs 2014 Perşembe

Büyüklere Masallar


PİRELER BERBER İKEN...

İlacını almamış olmanın verdiği iç sıkıntısı yüzüne yansıyordu Pamuk Prenses'in. Cücelerden dördünü geçen hafta meydana gelen maden kazasında kadere kurban etmiş olmanın acısını hafifletmek adına aldığı ilaçları, bir zamanlar düşmanı olan Cadı Kadın vermişti ona. Cadı Kadın da oğlunu kaybetmişti o kazada. Küçük oğlunu da, krala karşı çıkan isyanda öldürmüşlerdi. Artık Pamuk Prenses ve üç cüceyle beraber yaşıyorlardı. 

Harikalar Diyarı'nda da işler kötü gitmekteydi. O kadar çok kumarhane açılmıştı ki, artık insanlar ellerinde avuçlarında ne varsa kumara ve tabii diğer tüm zararlı alışkanlıklara yatırır olmuşlardı. Kraliçe olan Alice, ne yapacağını bilmiyordu. Belki de kaçıp gitmek en güzeliydi ama gücün baş döndürücü etkisi o kadar vazgeçilmezdi ki.

Diğer krallıktaki kral tahtında sıkıntıyla oturuyordu. Her yerden isyan bilgileri geliyordu ancak bu bilgilere güvenmek imkansızdı. Çünkü kendisinde olduğu gibi, diğer insanlar yalan söylediğinde burunları uzamıyordu. Anlamak imkansızdı. Paranoya nedeniyle beyninde oluşan lezyonlardan dolayı bir türlü uyuyamıyordu. Ama halkına her şeyin iyi gittiğini söylüyordu. Tabi onların önüne çıkamazdı. Yoksa Kral Pinokyo'nun burnunun hiç olmadığı kadar uzadığını gören halk artık onu istemezdi.

Kırmızı Başlığını, rezidansının banyosundaki kristal çamaşır sepetine attı. Babaannesinden miras araziyi ve evi müteahhite vermiş ve ormanların kesilmesinden sonra yapılan rezidansın en üst iki katını almıştı. Yalnızlıkla başa çıkabilmek için aldığı sakinleştiriciler yetmeyince uyuşturucuya başlamış ve oldukça kilo kaybetmişti. Rezidansın balkonuna çıktı ve yüzlerce metre aşağısındaki yer yüzüne baktı. Belki de kurtuluşu oradaydı.

Camdan ayakkabıları, aldığı kilolar yüzünden sıkmaya başlamıştı kraliçenin. Çocuğu olmadığını öğrenen kral yıllar önce ilgisini yitirmişti ona karşı. Halbuki bir zamanlar, aşkını bulabilmek adına, elinden camdan bir ayakkabıyla tüm ülkeyi gezmişti. Ama şimdi birlikte bile uyumuyorlardı. Üvey kız kardeşlerini çarmıha gerdirip, açlık ve susuzluktan ölmelerini seyrederken aldığı keyfi hiçbir şeyden alamıyordu. Ve galiba kral onu aldatıyordu.

"Kral çıplak!" diye bağıran çocuk tutuklanıp cezaevine götürülmüş, Kral deli falan da olsa, yaverlerinin dolduruşlarına gelip halka zulüm de etse, Krallığın yollarını düzeltmiş ve her yere hanlar, çarşılar, evler yaptırmıştı ya, varsın deli kral olsundu. Halkı onu seviyordu. Yatağından kalkıp aynada kendisine baktı. Uzak diyarlardan getirtilen bu ayna sayesinde, zaten uzun olan boyu daha da uzun görünüyor ve kendisine bir kez daha hayran oluyordu. 

Aslan Kral belgesel yıldızı olmuştu, Deniz Kızı Sirenetta bir sirkte ucubeler bölümünde gösteriliyordu halka, Küçük Kara Balık sanırım rakı masasında tüketilmişti, Keloğlan saç çıkartan şampuan reklamlarında oynuyordu, 40 Haramiler, krala karşı geldikleri düşüncesiyle hapse atılmak istenmiş ancak kralla beraber çalıştıklarından mıdır nedir, serbest bırakılmış ve sayıları 740 olmuştu ve artık gökten düşen elmaların hepsi kurtluydu.

Masallar uzun zaman önce bitti!


14 Mayıs 2014 Çarşamba

KİM SUÇLU?


ÖLÜM
(Mizah İçermez)

Yüzlerce kişinin ölümü... Ve bu ölümler üzerinden birbirine saldıran yandaşlar... Suçluyu bulmak bu canları geri getirmez... Hiçbir şey bu canları geri getirmez... Peki bu yaptığım ne? Beyhude bir yazı bu sadece...

Sen suçlusun padişah... Çünkü bu ülkede paradan daha önemli hiçbir şey kalmadı... Çünkü bu ülkede hiçbir kademe işini yapmıyor artık... Çünkü medya bile sana dokunmasın diye gerçekleri bildiği halde yazamıyor... Çünkü sadece rant için yaşayanların yaşayabildiği, taşeronlar ülkesine çevirdin ülkeyi... Çünkü her şeyin başında sen varsın...

Siz suçlusunuz vezir-i azamlar... Çünkü padişah yanlış yaparken ona karşı gelmediniz... Çünkü cebinizi doldurmaktan başka yaptığınız bir şey yok... Çünkü koltuğunuz her şeyden daha önemli... 

Siz suçlusunuz padişah karşıtları topluluk başkanları... Çünkü yeterince çıkmıyor sesiniz... Çünkü aslında siz de aynı gemidesiniz bir çok konuda... Çünkü önlemler alınmadığı, iyileştirme çalışmaları yapılmadığı, kısaca gerekenler yapılmadığı için hiçbir baskı kuramadınız payitaht üzerinde...

Siz suçlusunuz para babaları... Çünkü size peşkeş çekilirken bir yerler, vicdani olarak rahatsız olmadınız... Çünkü sizin için çalışanları insan olarak bile görmediniz, görmüyorsunuz... İşim devam etsin de, nasıl olursa olsun derdinde oldunuz hep...

Siz suçlusunuz medya... Yalakalık çamurunda debelenip, aslında sizi siz yapan bu insanların acılarına sadece rating ya da haber malzemesi gözüyle baktığınız için...

Siz suçlusunuz yandaşlar... Çıkarlarınız için, küçücük hesaplarınız için böyle vahim olaylarda, birinci sorumluları bile koruyup kolladığınız için...

Yukarıda saydıklarım... Hepiniz müslümanlığa sığınıyorsunuz ya... Allah her şeyi görendir beyler bayanlar... Bizi kandırabiliyorsunuz, kendinizi kandırabiliyorsunuz sadece..

Ve biz suçluyuz... Hepimiz... Bu yazıyı yazan, okuyan, paylaşan, beğenen hepimiz... Örneğin beni dergilerini satın almam için haftada üç kez arayıp, bu facia ile ilgili tek bir satır yazmayan yeşil koruyan dernek... Örneğin, sosyal hesaplarla iki satır yazıp ah vah eden herkes... Ben de dahil, böyle facialar yaşanmadığı sürece, kendi derdimizden başka bir şey düşünmeyen, sanki bu ölümler ilk kez yaşanmış gibi veryansın eden, iki gün sonra normal yaşantımıza geri dönen, bir şeyleri değiştirmek adına hiçbir şey yapmayan, yapanlara destek vermeyen, sadece ama sadece konuşan ama konuştuğu bir halta yaramayan hepimiz...Artık yaşanan facia ne kadar büyük de olsa, bize ve yakınlarımıza bir şey olmadığı sürece üç gün konuşup sonra unutan, hiçbir şeye şaşırmayan, korkan, direnmeyen, çabalamayan hepimiz... Vicdanımız yok artık... İnsanlığımız yok... Sadece gruplarımız var... Sen siyahsın, o kırmızı, öbürü yeşil... Başka bir haltımız yok... "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cı zihniyetimizin orta yerine s.çayım lan! 

Buna "kader", "Allah'ın takdiri" diyen über müslüman arkadaşlar, "Önce tedbir sonra tevekkül" diye bir şey duymadıysanız, açın biraz fıkıh okuyun derim...

Sonuç olarak olan o 15 yaşındaki kardeşimize ve diğer rahmetlilere ve ailelerine oldu... Ve başka hiçbir şey gerçek değil... Çünkü ölümün olduğu yerde diğer her şey gerçekliğini yitirir...




13 Mayıs 2014 Salı

En Yeni Köşe - Tarih Soruları II


GÜLECEK BİR ŞEY VARSA SÖYLE DE BERABER GÜLELİM

Tüm velilerden ve öğrencilerden gelen geri bildirimler ışığında, ki hepsi çok ama çok yararlı ve öğretici bulmuşlar sağolsunlar, yeni sorularımızla beraberiz ama şimdilik kendi aramızda bi söz falan düşünüyoruz.

Soru - 6

I- Cumhuriyetçilik
II- Halkçılık
III- Tangoculuk
IV- Salsacılık
V- Devrecilik

Yukarıda verilenlerden hangisi aşağıda da verilmiştir?

a) Bu ne lan?
b) Hocam iyi misiniz?
c) Hoca yok beyler, ders iptal!
d) Macellan
e) Tangoculuk


Soru - 7

Osmanlı padişahlarından hangisini kendinize yakın buluyorsunuz?

a) Hepsini. Ben sarayda büyüdüm.
b) Ceddim dedem, neslim babam.
c) I.Osman. İlkler unutulmaz
d) Macellan.
e) Gandalf. Gerçi o padişah değil sadrazamdı galiba.

Soru - 8

Aşağıdakilerden hangisi İnkılapçılık ilkesiyle bağdaşmaz?

a) Harf inkılabı
b) Kılık kıyafet inkılabı
c) Hilafetin kaldırılması
d) Hilafetin yeniden getirilmeye çalışılması
e) Hilafet yeniden gelse de yine kaldırılacak olması

Soru - 9

I. Dünya Savaşı'nda ne olmuştur? 

a) Savaş çıkmış işte. Ölenler yaralananlar. Abovv.
b) Biz hepiniz sen tek mantığıyla ülkemize saldırmışlar.
c) Dolar yükselmiş.
d) Macellan.
e) II. Dünya Savaşı diye devam filmi çekilmiş.

Soru - 10

Türkiye yakın tarihine damgasını vurmuş lider kimdir?

a) Lady Gaga
b) Sokollu Mehmet Paşa
c) İbrahim Erkal
d) Ma.. Yok lan bu sefer Amerigo Vespuci.
e) Ben!

Amerigo Vespuci (temsili)



Cevaplar ve sürprizler yarın sizlerle...

En Yeni Köşe - Tarih Soruları (cevap anahtarı)


GERÇEKLERİ TARİH YAZAR, TARİHİ DE FERIPEDIA

Başlığı kes sen ya.. Öhüm.. Evet dombilikler... "Hani nerde dünkü sınavın cevapları..." diye diye feryat edenleriniz olmuş... Ahada aşağıda... Buyrun bakalım...

Cevap 1: Yoh artık bunun da cevabını mı merak ediyorsunuz? Cevap tabii ki D-Macellan olacaktı. Hiç çalışmıyorsun Ceren. Bak aslında akıllı çocuksun ama derse kendini vermiyorsun. Yarın velin gelsin evladım.

Cevap 2: Cevap tabii ki D-Macellan olmalıydı. Ceren bak hala daha başka şeylerle ilgileniyorsun. Kızacağım ama.

Cevap 4: Cevap A-soru nerde lan? olacaktı. Çünkü bakın soruda ne diyor. Ama hiç dinlemiyorsun ki çocuğum. Soruda ne diyor, aslında soru 3'te olmalıydı diyor. Orada sana ipucu vermiş. İpin ucunu tutamazsan olmaz.. mehmehmeh (Tarihçi esprisi)

Cevap 3: Cevap A-Peru olacaktı. Çünkü Peru bildiğiniz gibi itilaf devletlerinden. Şaka lan şaka. Peru'nun olayla ilgisi yok. Peru nere la. Piuuuu...

Cevap 5: D- Mavri Mira olacaktı. Mavri Mira hakikaten zararlı bir cemiyettir. Sigara bunda, içki bunda, kumar bunda, afedersin karı kız bunda. Tam bir itlik ve serserilik cemiyeti. Tabii bir Taşnak - Hınçak, olmadı bir Etnik-i Eterya değilse de, Mavri Mira'nın da hakkını yememek lazım.

Sizin cevap anahtarınız böyle olmasın diye uğraşıyoruz!



Yepyeni tarih soruları... Gün içerisinde sadece ama sadece FERIPEDIA'da... (Pembe dizi gibi Tarih anlatıyoruz arkadaş...)

12 Mayıs 2014 Pazartesi

En Yeni Köşe - Tarih Soruları


BEN AFFLECKSEM, TARİH AFFLECKMEZ!

Gün geçmiyor ki FERIPEDIA bir yeniliğe daha imza atmasın... Ve işte, her seviyeye uygun tarih sorularıyla karşınızdayız... YGS, KPSS, ALES ve bilimum sınavlara hazırlanıp "Tarih çok kötü geçti yea.." diye hayıflananlar... Korkmayın! Arkanızda FERIPEDIA var! Arkanızda derken iyi manada.. İşte size ilk deneme sınavımız... Cevaplar yarın...

Soru - 1

Aşağıdakilerden hangisi tarihtir?

a) Kolaydan başlayalım dedik.
b) 1453
c) Lütfü.
d) Macellan.
e) Soru şaşırtmacalı.


Soru - 2

Aşağıdakilerden hangisi ilk çağlarda yaşamış bir reyizdir?

a) Piri Reyiz
b) Devlet Bahçesiz Reyiz (CcC)
c) Agamemnon
d) Macellan
e) Fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış.

Soru - 4

Aşağıdakilerden hangisi aslında Soru 3'te olmalıydı?

a) Soru 3 nerde lan?
b) Urartular.
c) Frigyalılar.
d) Macellan.
e) Kambiyo senedi.

Soru - 3 (noldu şaşırdın kaldın?)

Hangisi ittifak devletlerinden değildir? (soru mantıklı gibi)

a) Peru
b) Atlantis
c) Gondor
d) Acarlar Belediyesi
e) Süheyl&Behzat Uygurlar

Soru - 5

Hangisi zararlı cemiyetlerdendir?

a) Düğün.
b) Sünnet
c) Mevlid
d) Mavri Mira
e) Aydın Dağ Sularını Borudan Geçirme ve Bol Su İçirme Cemiyeti.

Yakında her bi yerlerde!!!!



(Yarın beş soru daha ve akıl almaz cevap anahtarı. Israrla bekleyiniz.)

8 Mayıs 2014 Perşembe

N'aber len? ehehehe


DOĞMASAYDIM DA OLURDU YANİ

Öyle çok da abartılacak bir şey değil bence... Ama siz abartın... Seviyorum sizin abartmanızı... Bilmeyenlere duyuru, FERIPEDIA'nın doğum günü bugün... Yani yazarın doğum günü... Ona göre... Evet.. Dağılın şimdi...

Evet... :D




Allah'ın bana verdiği en güzel hediye! :)

6 Mayıs 2014 Salı

Yepyeni Köşe - Tarihsel Burç Yorumları Episode II


YÜKSELENİM ŞEKİL, ÖNÜMDEN EÖEHH

Dünkü burç yorumlarımıza gelen inanılmaz ilgiden dolayı müteşekkir olduğumuzu belirtirken bir yandan da havuç yemek çok keyifli... Katır kutur.. Öhüm.. Gelelim kalan burçlara ve sürpriz hediyelere...


TERAZİ

"Bu senee de bekar gezelim..." türküsünü dilinden düşürmeyen enerjik (!) Teraziler'e Hitit Kralı Hattuşil'in kızı için düzenlenen yarışmalara katılmalarını tavsiye ediyoruz... Kızın ilik gibi olmasının yanı sıra yarışmaların da kolay olduğu söyleniyor... Kazanamazsanız bile en fazla timsahlara yem olacağınız için bence bu riske değer... Yoksa Kraliçe I. Elizabeth yakanızı bırakmayacak gibi duruyor.. Para durumu, iç cebinizde biraz bozukluk olacak...

AKREP

Firavun II. Ramses'e portakal yedirirken görülmüş olmanız, ortamlarda dilden dile dolaşırken, sizi çekemeyenlerin olması çok normal... Ama siz de az değilsiniz hani... Parasal konularda yardıma ihtiyacınız var... Bu hafta adınıza sikke bastırın... Adının erotik çağrışımı sizi ürkütmesin, sikke iyidir... Sağlığınız hakkında diyeceğimiz tek şey; beygir gibisiniz... 

YAY

Her devrin adamı olduğunuz su götürmez bir gerçek olsa da (bkz. water proof), bu hafta katılacağınız I. Roma Dondurma Şenlikleri'nde Ceasar'la aranızda gerginlikler olabilir... Aşk hayatınız maşallah Tanrı Pan gibi... Yani kaba tabirle bir eliniz yağda (!) diğeri balda (!).. Gladiatör kiralama işine girmeniz (bkz. rent a gladio) sizin açınızdan çok iyi olacak... Ama akıl sağlığınıza dikkat edin, zira totonuza Zeus dövmesi yaptırmak akıl kârı değil...

OĞLAK

Oğlaklar için maceralı günler kapıda... Cengiz Han ile olan akrabalığınız, sizi bir çok yerde kurtarsa da, psikopat yapınızla insanları geriyorsunuz... Önümüzdeki hafta "Geleneksel I. Hazar Denizi Kıyılarındaki Halkı Kılıçtan Geçirme Şenlikleri" dolayısıyla yapacağınız yolculuk sağlığınıza iyi gelmeyebilir... Hiçbir şeye para ödemediğiniz için parasal durumunuz gayet iyi... Aşk dersen Dombıra...

KOVA

Kavimler Göçü nedeniyle yıpranan sinirleriniz, Anadolu'nun kapılarından girerken bir ferahlamaya dönüşecek... Oğuzlar'ın Kayı Boyu'ndan olmak bir avantaj sağlasa da  kısa vadede parasal konularda dikkatli olmalısınız... "Nefes alsın yeter..." düsturuyla hareket etmeniz aşk hayatınız açısından ne kadar zor durumda olduğunuzun bir kanıtı... Hayatınızda bir değişiklik yapın, Musevi olun!

BALIK

Tanrı Poseidon'un himayesinde rahat geçen bir çocukluktan sonra 18 ay askerlik zor gelse de bu zor günleri çabuk unutacaksınız... Mide bulantılarınız hayra alamet değil, balıksın lan sen, ne midesi, ne bulantısı? O çok istediğiniz kabukluyla sonunda tanışacaksınız... Ancak unutmayın, her istiridyenin eti yenmez... Para dersen piyuuuf denizde kum... Evet...

SÜRPRİZ HEDİYELER



Sağlıcakla kalın...(kim bilir belki to be continued belki not to be continued)




5 Mayıs 2014 Pazartesi

Yepyeni Köşe - Tarihsel Burç Yorumları


YÜKSELENİM OĞLAK, BU İŞLER MUĞLAK

Şairane başlığımızın altında yepyeni bir köşeye daha merhaba diyoruz sevgili astro-boylar... Burçlar, aahh burçlar, hayatımızı şekillendiren, şekillendirirken düşündüren, düşündürürken umut veren, umut verirken şokellalı ekmek yediren burçlar. Ve FERIPEDIA bakış açısıyla haftalık burç yorumlarınız aşağıdaki gibidir.
Saygılarımla.

FERIPEDIA'nın Yeminli Medyumu Hacı Saruman Efendi (papaz büyüsü bozarken)


KOÇ

M.ö. 200'lerde doğan Koç burcu mensupları bu hafta, Piramitlerin inşaasında çalışırken tehlike geçirebilirler. Yeni bir aşka yelken açmak için Tanrılara adak adayın ama çok da umutlanmayın... Zira tanrılar kurban isteyebilir... Aşk uğruna kelle paça olmayın... Sağlığınız günden güne iyileşiyor ama kara hummanın henüz bir tedavisi yok.. Yine de şifacı bacıyı bi ziyaret edin... Bacı da insan, onun da ihtiyaçları (!) var...

BOĞA

Antik Mısır'da yaşayan boğalar yine haftaya şanslı başlıyor. Otlak ve meraların efendisi Boğalar, bu hafta paranın bulunuşunda önem rol oynayabilir. Lidya'lı olmayan boğalar ise yine tanrılara kurban edilme tehlikesiyle karşı karşıya... Soran olursa, "ben hastayım abi, tanrılar beni napıcak allasen" şeklinde yırtma ihtimaliniz yok değil... Aşk hayatınız... E damızlıksın evladım, daha ne aşk hayatı soruyorsun bana...

İKİZLER

Özellikle adı Romulus ve Remus olanlar, çok yakın birisi tarafından ihanete uğrayabilirler. Brutus'lardan uzak durmasında fayda olan İkizler, yine birbirinden renkli takkeleriyle ortamlarda dikkat çekecek... Ay'ın Yengeç dönencesine kafa göz girmesiyle birlikte dengesiz ruh haliniz daha da dengesizleşecek... Ama aylık periyot sonuçta... Unutmayın, halleriniz var sizin...

YENGEÇ

Troia savaşına katılacak olan Yengeçler, Troia sahillerinde kendilerine yepyeni yuvalar kurabilir... Özellikle üreme mevsiminizin geldiğini düşünürsek cibili cibili şak şak şak demekten kendimizi alamıyoruz... Ancak yine direkt gün ışığına maruz kalmamaya çalışsanız iyi edersiniz... Ve size kırmızı çok yakışıyor...

ASLAN

Haçlı Seferleri için sizden beklenen performansı gösteremediğiniz için üzülmeyin... Nasıl olsa bu Haçlı Seferi dediğin şey öyle 1-2 kezle bitecek gibi görünmüyor... Daha iyi çalışıp bütlerde kurtarabilirsiniz... Aşk hayatınızın monotonluğundan kurtulmak için yeni şeyler deneyin; sırtlanlara hallenin!

BAŞAK

Tarım ve hayvancılık Tanrıçası Demeter'in de başak burcu mensubu olduğunu düşünecek olursak, bu yıl rekolte yine sağlam olacak... Tarımla uğraşmayan başak burcu insanlarına kötü haber; Dionysos şaraba zam yapmış hacılar... Ona göre önleminizi alın artık... Ha bir de, Romalı başaklar, naber? Ehehe ulan!



Yarın geri kalan tüm burçlar ve sürpriz hediyelerle karşınızdayız... Öptüm...



16 Nisan 2014 Çarşamba

Tarihin Ön Balkonu - Roma Mitolojisi - Giriş


ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YER

Körün ölünce badem gözlü olduğu bir haftanın daha ortasında, uzun uzadıya bir girizgah yapmak isterdim sevgili okuyucum lakin ki öyle olmuyor o işler. Araştırma yapmaktan anamız ağlıyor lan! 
- Abi sakin ol.
Tamam Alfonso, viskime buz at sen.

Roma Mitolojisi - Giriş Niteliğinde Dev Eser

Şimdi efendim, yıllar yıllar süren araştırma, geliştirme, sürünceme ve hatta biberleme sonucunda elde edilen tüm bilgilerimizi, FERIPEDIA'nın imbiğinden geçirerek sizlere sunduğumuz yazı dizilerimizin ne kadar eğlenceli, aman sabahlar olmasıncı ve eğitici yönünü bilmeyen kalmadı. Fakat tüm mitolojiler içinde Roma Mitolojisi kalbimizde ayrı bir yere sahiptir. Dondurması olsun, pizzası olsun, Vatikan'ı olsun, mafyası olsun pek bi sevdiğimiz Roma, antik dönemlerden de eski dönemlerde bildiğin allahsızdı. Tam da bu allahsızlıklarından dolayı başlarına gelmeyen iş kalmayan antik romalılar (kardeşlerim!), "ulan hiçbir işimiz rast gitmiyor arkadaş, niye acaba?" diye Yunanlı bir gezgine danışırlar. Gezgin de, "E cunüp cunüp gezersen olacağı bu.." desturunu verdikten sonra Romalılar çok tanrılı dine geçiş yaparlar. Adamların bi ortası yok. Ya hiç inanmıyor, ya çok inanıyorlar lan. Multi inançlı insanlar haline gelen Romalılar bir anda zenginleşip afedersin ama Avrupa'yı haraca bağlamaya kadar giderler. Şimdi efendim o halde Roma tanrı ve tanrıçalarına şöyle bir bakış bakalım, kalbimizi yakalım, aşkın kemendini boynumuza takalım.

Roma Tanrısı Şölende (temsili) (bobiler.org'a saygılarımızla)

Jupiter: Eski Yunan'daki Zeus'a denk gelen bu yaratıcı tanrımız sevip de kavuşamayanlara gelsin.

Junon(Iuno): Yine Eski Yunan'daki Hera'ya verilen isim. Yine aynı şirretlik. Yine aynı entrika merakı. Yine aynı Aliye Rona ruhu. (aliye roma)

Bellona: Üçlü koltuk tanrıçası ve aynı zamanda zafer tanrıçası olan Bellona, 30 Ağustos doğumludur.

Romulus & Remus Kardeşler: Roma'daki ilk ocakbaşını açan Romulus ve Remus'un öyküsü bambaşkadır. Roma'nın kurucusu olarak da geçer bunlar. Hatta ilk kardeş katli de yine bunlardan çıkmadır. Pis, b*klu, tıyniyetsiz kişilikler afedersin.

Diana: Çok asil Tanrıçaydı gerçekten. Bereket ve doğum tanrıçası olan bu kadın anamız, aynı zamanda Ay tanrıçası  olarak da görev yapmaya başlayarak evlatlarına hem analık hem babalık hem görümcelik yapmış, çilekeş, garip bir tanrıçamızdır. Eli öpülesi.

Faunus: İçi dolu su tanrısı. Yok değil lan! Vahşi doğanın ve verimliliğin tanrısı olan Faunus, devlet desteği ve dosya masrafı olmadan verdiği çiftçi kredileriyle takdir toplamış ve tapınılmıştır. 

Mars: Tavla tanrısı olarak da bilinen Mars, aynı zamanda savaş tanrısıdır.Hizipçi yapısıyla göz dolduran Mars'ın dondurması da meşhurdur.

Neptün: Bildiğin denizler tanrısı. Bildiğin ama.

Merkür: Küçük şirin sevimli bir tanrı olan Merkür, maddi kazanç, ticaret, iletişim, insan kaynakları, ar-ge, yazı işleri, hırsızlık, cinayet, terörle mücadele ve ganyan tanrısı olarak bilinirdi.

Tanrı Merkür ve çaylar (önde)

En nihayetinde bu da bi continued...


3 Nisan 2014 Perşembe

Antik Dünyada Seçim


AGAMEMNON KAYGISIZ

Merhaba sevgili FERIPEDIA tombilikleri. Gündem madem ki seçim, bakalım Antik Yunan seçimleri nasıl oluyormuş, nasıl olmalıymış, nasıl olmamalıymış. Işınlanalım Stefan.

Antik Yunan Genel Tanrı Seçimleri (m.ö. 2000)


ZEUS

"Beni sevmezsen, yağmurları sev..." sloganıyla çıkan gökyüzü tanrısı ve baş tanrı, 135. kez iktidara gelmek için bir yandan korku öğelerini kullanırken diğer yandan da ülkelerin başındaki tiranlarla arasını iyi tutup oyların çoğunluğunu alma peşinde...

HADES

Yer altı tanrısı olduğu için metro gibi vaatlerinde ciddi olan aynı zamanda ölüler diyarını kontrol ettiği için cennetten yer de vaadedebilen güçlü adaylardan... En büyük destekçisi, ölülerin kayıkçısı Kharon...

POSEIDON

Çeşitli tarafları denizlerle çevrili antik yunanistan'da başka bir güçlü aday... Sıcak, soğuk, ılık her türlü denizlere açılmayı garanti eden Poseidon'un kemik kitlesi su ürünlerinden oluşmakta... Büyükşehirde kesin gibi ama genelde ne yapar bilemem...

DİĞER

Ares, Athena, Hera, Eriks gibi küçük adaylar da var tabi ama bunlar yine bölgelerinde kazanır, genelde pek bir şey yapamaz gibi...

ACHILLEUS (bağımsız aday)

Pythia kralı olmasından mütevellid, Pythia'dan başka bir adaya oy çıkmaz gibi görünüyor... Vaadleri arasında ücretsiz Aşil Tendonu tedavisi ve hastanelerin kamulaştırılması var...

Bu adaylarla seçime giren Antik Yunan'da tam bir karmaşa hakimdi... Seçim geçeli üç gün olmuştu ve oylar hala sayılamamıştı... Olympos'ta tam bir kargaşa ve meraklı bekleyiş sürerken, AYYSK (antik yunan yüksek seçim kurulu) başkanı Agamemnon bir basın toplantısıyla seçim sonuçlarını açıkladı... Seçimi ilginç bir şekilde Hera kazanmıştı... Olympos lobisini de arkasına alan (arkasına alan derken iyi manada) Hera, kocası Zeus'un oylarını birer birer kendisine şeettirmişti... Vay canınaydı... İmposibıldı... Ama olmuştu... 2000 senesi için baştanrı Hera olmuştu... Herkülün eti yenmezdi çünkü... (sırf bu iğrenç espiriyi yapabilmek için yazdım bu yazıyı)... Seçim sonuçlarına itiraz eden Poseidon yaygarayı kopartırken tsunamilerden tsunami beğendi insanoğlu bir süre... Ve Hermes (zeus'un habercisi...) çıkıp bir açıklama yaptı ve sayımların yapıldığı tapınağa dev mağara trollerinin girdiğini ama yine de canla başla sayım yapıldığını bildirdi.

Dev Mağara Trolü... Dev ama...

Ama sayılmayan hala bir çok torba var idi... Ve hala sayılamayan o torbaları bugün Louvre Müzesi'nde görmek mümkün... 4000 yıldır sayılamadı hesap et... 

Kıssadan hisse: Trafoya taş koydum imanım, trafoya taş koydum, ben bu yola baş koydum imanım, ben bu yola baş koydum, hop hop hoppidi.. öhüm..

20 Mart 2014 Perşembe

Tarihin Ön Balkonu - Kavimler 8


KIVANÇ TATLITUĞ ÇOK TATLI TUĞ

Ergen kızlarımıza da hitap ettiğimizi, attığımız başlıkla belirttikten sonra, muhtarlıktan alınan taze ikametgah kokusu tadında bir haftada yeni bir kavim, yeni bir iş, yeni bir aşk, yeni bir tavuk döner felsefesiyle yazımıza başlıyoruz sevgili tombiliklerimiz. O değil de bu ünlülerin burunlarını karıştırdığını, hımkırdığını, burunlarından tatakların fili fili diye sallandığını hiç görmüyoruz ve bu garip gelmiyor mu size de? Bunların burunları tatak üretmiyor mu arkadaş? Neyse bunlar hep Hollywood effect.. Haydi mevzuya girelim.

MUSTAFAALTIOKLAR (M.ö. 5 gibi ama aslında 6)

Mustafaaltıoklar kavmi, tarihteki ilk yönetmenliğe soyunan kavim olsa da, Yukarı Norveç'te yaşadıklarından pek de soyunuk kalamamışlardır. Kurucusu I. Klaket olan Mustafaaltıoklar kavminin başlıca kaynağı nehir erdoğanıdır... Yakaladıkları nehir erdoğanlarının bir kısmını tüketen, bir kısmını da çevredeki kavimlere satan kavim, bir ara 2 film birden işine girse de, "film ney yaa?" sorusuna bir türlü yanıt veremedikleri için çok da tutunamamışlardır. Kavim, Ulu Nuri Bilge Ceyhan'ın önderliğindeki Yeşilçam kavmi ile yaşadığı inanılmaz, fantastik ve bir o kadar da şöbiyet ilişkiler nedeniyle yıprandıysa da tam olarak 35 gün varlığını sürdürmüştür. Bugün Mustafaaltıoklar kavminden kalan kalıntılar (bkz.kalan kalıntılar) hala "türk filmi full eyç di indir izle" linklerinde görülebilmektedir. Aşağıda kurucu I. Klaket'i, kavmin tarih sahnesinden silindiğini öğrendiği anda görebiliyoruz... Görelim... Gör... Gö...

"Kavim işi yaş iş aga..."

12 Mart 2014 Çarşamba

Tüm Çocuklara İthafen (Dikkat! Mizah İçermez!)


SON

Trajik kelimesinin kökenini bilmeyenimiz çoktur... Yazayım efendim... Eski Yunan'da bazı şenlikler esnasında Tanrılara erkek keçi kurban edilirdi... Kurban etme törenine de şarkılarla(ağıt şeklinde) ve günümüzdeki tiyatronun ilkel hali olan oyunlarla eşlik edilirdi... Bu şarkılara ve gösterilere keçi şarkısı anlamına gelen "tragoidia" denirdi. (Bkz. Eski yunanca şarkı: oidia, teke: tragos) Daha sonra bu kelime tüm komedi dışı tiyatro gösterilerine denmeye başlanmış ve günümüze gelmiştir. 

Başlık sizi yanıltmasın. Feripedia yazılarına devam edecek. Ama bugün bir şeylerin sonu gibi. Sabrımızın belki. Gönül ister ki birbirimize olan düşmanlığımızın. Vicdansızlığımızın. Tepkisizliğimizin. Ama bir çocuğun sonu aslında. Kelimenin kökenindeki gibi birileri kurban verilirken, kalanlar sadece söz söyleyebildiği için ya da onu bile söylemeyip öylece durdukları için trajedi belki de bu.

Tüm antik kaynaklarda çocuk masumdur. Temizdir. Mesela vahşet olarak görsek de, Tanrılara kurban edilen hayvanlar bile henüz ergenliğe ulaşmamış olanlardan seçilirdi. Çünkü çocuk masumdur. Büyük harflerle yazayım: ÇÜNKÜ ÇOCUK MASUMDUR! Ölen bir çocuksa, arkasından "...ama" ile başlayan cümleler kurulmaz, ölümüne kılıf uydurulmaz, "gebersin p*ç" denmez, görmezden gelinmez. Ölen bir çocuktur çünkü. Ölümün matematiği yoktur. "Buna üzüldünüz peki şuna üzüldün mü?", "Şuna üzülmen için buna da üzülmüş olman gerekir.", "Bilmem kimler öldüğünde aklınız neredeydi?" Bu kadar vicdansızlığa "trajedi" kelimesi yeterli mi? Ölümün matematiği yoktur ve dini, dili, ırkı, rengi, mezhebi de yoktur. Ama asıl trajedi nedir biliyor musunuz; asıl trajedi, empati kuramamaktır. Ve hatta ölümler üzerinden rant sağlamaya çalışmaktır. 

Miken kralı Agamemnon, meşhur Troia Savaşı'na gemileriyle gidecektir. Fakat tanrıça Artemis rüzgarları bir türlü bırakmamaktadır. Rüzgarları bıraksın diye Agamemnon genç kızı Iphigenia'yı kurban etmek ister. Ve acımasız tanrıçalardan biri olan Artemis, genç kızın ölmesine razı olmaz, kızın yerine bir geyik gönderip kızı kurtarır. Bu eski yunandaki bir trajedi öyküsüdür. 

Peki o halde bugünkü ne?


Saygılarımla.

Ferhat Ç.