26 Kasım 2014 Çarşamba

Tarihin Ön Balkonu - Karakterler IV


YU NOV NATİN JENKHİS KHAN

Günlerin billurları dondurduğu şu kış günlerinde içinizi ısıtacak bir hikaye ile daha çaprazınızdayız. Hep karşınızda olacak halimiz yok. Bugünkü tarihi karakterimiz hepinizin yakından tanıdığı, hatta bazılarımızın uzak akrabası Cengiz Han. Bakalım kimmiş bu tarihe adını altın harflerle yazdıran kişilik. Biberliyelim co.


Cengiz Han ve Bir Takım Dombıralar

Orta Asya'nın kurak, soğuk, insanın afedersiniz elindeki rakıyı donduran, sert iklimlerinden birinde doğmadı Cengiz Han. Bildiğin Şişli Etfal'de doğdu. Babası büyük bir komutan, annesi ev hanımı olan Cengiz Han (asıl adı Timuçin, göbek adı Sitivırt), ufaklığından itibaren kariyer geliştirmeye merak saldı.Baktı kendi kariyeri pek gelişmiyor, başkalarının kariyerini geliştireyim dedi ve saç uzatıp sakal bırakmaya karar verdi. Hanımı Börte ile birlikte mutluluğa yelken açan Cengiz Han, hazır yelken açmışken birkaç milyon kişiyi de katledeyim, kariyerim belki de bu yönde gelişir diye düşündü. Düşünmekle de kalmadı.

Cengiz Hanlığının en iyi anlaştığı beylik Akgün Beyliği'ydi. Çeşitli dombıralardan sonra günlerden bir gün Çakırgözlü Ferhaddin Bey ile yolları kesişen Cengiz Han, sakalının beyazına hürmeten bekleyip Ferhaddin Bey'e yol verdi. "Sen kim kopeksin bana yol veriyorsun lan" diye çıkışan Ferhaddin Bey, tüm Geym of Turons spoiler'larını bir bir sayıp intikamını aldı. 

Cengiz Han'a ait ele geçirdiğimiz tek foturafı aşağıda görebilirsiniz. Kendisine iyi ki doğdun diyoruz ve üç evetle uğurluyoruz.


Ferhaddin Bey'den sonra

Çok enteresan...




25 Kasım 2014 Salı

Tarihin Ön Balkonu - Beylikler Sıpeyşıl Ediyşın


BENCE BU ÇOK NORMAL

Sence de öyle değil mi Alfonso?

- Kesinlikle efendim.

Aferin. Gündüzlerin Havana purosu gibi uzun ve sıcak olmasını özlediğimiz şu soğuk günlerde, çok özel bir insan için çok özel bir araştırma yaptık ve aslında tarihin tozlu sahnesinde bir kaç bölüm oynadığını gördük. Gelin hep beraber bakalım tombiliklerim.

Akgünler Beyliği

Bugünkü Isparta, evvelsi günkü New Orleans dolaylarında kurulmuş olan beyliğin kurucusu Akgünoğlu Deniz Bey'dir. Zevcesi Zuhal Hatun ile beyliğini kurup yayın hayatına başlayan Akgünler Beyliği'ni bir kaç yıl sonra bir heyecan sarmıştır. Evet Zuhal Hatun nurtopu gibi bir erkek evlat dünyaya getirmiştir. Çocuğa ilk başta Sheldon Cooper adını vermek isteseler de, bulundukları bölgenin ismi olan Yalvaç'ta karar kılınmış, çocuğun fizikçi olması kararlaştırılmış, şokella ve gofret yedirilmiş (geleneksel Isparta adetleri) ve bir dereye bırakılmıştır. (Niyeyse.) Derede sürüklene sürüklene kendi kendine büyüyen I. Yalvaç Bey artık konulduğu sepete sığamayacak büyüklüğe geldiğinde Fizik Bölümü'nü kazanarak insanlığa adımını atmıştır.Akgünler Beyliği bugün hala Antalya ve çevresinde varlığını gizliden gizliye sürdürmekte olsa da Yalvaç Bey'in ikamet adresi İstanbul'dur. Beyliğin iki vârisinden biri olan Yalvaç Bey, uzun boyu ve uzun boyuyla dikkatleri üzerine çekmekte, fizik alanındaki başarılarıyla dönemin Katib-ül Küteba'sı Ferhaddin Efendi'nin nazarı dikkatini celb etmiştir. Bugün Yalvaç Bey'e ait kalıntılar benim odanın tam karşısındaki odada görülebilmektedir. Her yer püskevit kırıntısı. Evet.

Yalvaç Bey (ortada) ve bir takım adamlar Süpermen'e bakarken

İyi ki doğdun ev arkadaşım, kardeşlerin gülüsü...

24 Kasım 2014 Pazartesi

Günün Anlam ve Ehemmiyeti


ONUNCU KÖY

Fakir Baykurt'un romanıdır "Onuncu Köy". Dizisi, filmi de yapıldı ya sonraları, kitabı daha mühimdir. Köy Enstitüsü'nden mezundur Fakir Baykurt. Köylerde doğup büyümüş,köylerde öğretmenlik yapmış, köylerde yazmış, gazete, dergilerde yazıları, şiirleri yayımlanmış, oldukça da sıkıntılarla geçmiştir hayatı. 

Kitapta Anadolu'nun köylerinde öğretmenlik yapan, köye bir şeyler katmak için uğraşan, didinen ve bu yüzden köyün "ileri gelenleriyle" karşı karşıya gelen ama yine de öğretmenliğini yapan, bu uğurda dövülen, sürülen, yaftalanan bir öğretmenin hayatının bir kısmı anlatılır. Söz konusu öğretmen Anadolu'nun batısındaki illerden birinde yapmaktadır öğretmenliği. Çektiği sıkıntılar iklimden ziyade cahilliktendir. 

Babamın ilk görev yeri Kars, Kağızman. Sene 1981 ya da 82. Ankara'dan ötesine geçmemiş, yeni evli, bir çocuk sahibi genç bir öğretmen o zamanlar. Karısı Ordu'ya atanıyor, çocuğu kayınvalideye emanet. Doğu'nun soğuk olduğunu söylemişler tabi babama. Muğla'da en soğuk günlerde ne giyiyorsa onunla gitmiş. İlçeye inip köyün adını verdiğinde şöyle bir bakmışlar. "Donarsın hoca bunlarla" demişler. Aylardan Eylül. Muğla'da yaz bitmemiş bile. Neyse binmişler bir traktörün kasasına. "Uzunca bir yol tırmandık traktörle" diyor, "sonra bembeyaz karla kaplı dağlık araziden başka hiçbir şey olmayan bir yerde durdu traktör. Sağa sola bakıyorum, ne ev var ne köye benzer bir şey. Soruyorum 'Geldik mi?' diye. 'Yok hoca, buradan sonra yol yoktur, yürüyeceksin.' diyor birisi, içlerinden bir tek o konuşuyor benimle. Karda yürüdüğüm iki buçuk saatin sonunda Kop Dağı'nın eteklerine çıkıyoruz ve köy görünüyor. Muhtarın evine götürüyor beni, yolda bana cevap veren adam. Köyde Türkçe bilen ve evinde beni ağırlayabilecek tek kişi muhtar çünkü. Eve giriyorum ve ayağımdaki botlar çıkmıyor. Ayaklarımda donmuşlar meğer." 

Öğretmenlerin hepsi Mahmut Hoca değil elbette. Öğrencilerini dövmek için marangoza gidip sopa yaptıran öğretmen de tanıdım, evindeki fırının "kurtlandığını" anlatan öğretmen de, hatta iğrençliğin sözlük karşılığı olup öğrencisini hamile bırakan öğretmen de var. Ama yine de güvendiğim bir konu var; bu ülkenin baş öğretmeninin Mustafa Kemal olması. Onun attığı temeller, şimdilerde idealist diyorlar gerçi, öğretmen gibi öğretmenlerin var olduğuna ve olacağına dair inancımı yitirmememe sebep oluyor. 

"Baba öğretmenlik hayatında en çok zorlayan neydi seni?" diye soruyorum. "Tüm şartları zorlayarak bir köye okul, birine, her sene boğulan oluyor diye, köy girişindeki derenin üzerine köprü, birine, gelen öğretmenlerin başını sokacağı bir yer olsun diye lojman yapılmasını sağladıktan sonra, daha da önemlisi yıllarca bu ülkeye onlarca çocuk yetiştirdikten sonra, öğretmen arkadaşlarımın bayrak direklerine asıldığını, kaçırıldığını gördükten sonra, dönüp bakıyorum. Ve emekli olduğum gün tüm öğrencilerden özür dilediğim gün sanırım en zorlu gündü diyorum. Size daha iyi bir gelecek bırakamadık, sizi daha iyi yetiştiremedik demek çok zordu."

Tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü kutlu olsun!


21 Kasım 2014 Cuma

En Yeni Köşe - Tarih Soruları IV


FEODAL FEODAL KONUŞMA BENİMLE

Amerika kıtasını keşfeden Hacı Kristof Kolomb Efendi'nin sakalları gibi tel tel bir haftanın son iş gününde, tarihin tozlu sayfalarından sizler için bir beş soru daha soralım dedik, dedik dinlemetedik. Evet.

Soru - 1:

Orta Çağ aşağıdakilerden hangidir? Nedir? Ve hatta ne değildir?

a) Orta Çağ, kimsenin sahip çıkmadığı, garip gureba, fakir fukara, ortada kalmış bir çağdır.
b) İlk Çağ gibi olmuyor ya. ilklerin tadı bambaşka.
c) Kimine göre 375 kavimler göçü, kimine göre 395 Roma (dondurmalı olan) İmparatorluğu'nun ortadan ikiye yarılması, Süha dayıma göreyse benim sünnetimle başlayıp Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u almasıyla sona eren bir çağdır.
d) Macellan'n konuyla ilgili görüşleri için: www.macellaninkonuylailgiligorusleri.com 
e) Orta Çağ bu gladyatör filmindeki adamların mini mini etek giyip dolaştığı ahlaksız, pis bir çağdır bence.

Soru - 2:

Orta Çağ Avrupası'nda en güçlü kurum hangidir? Peki nedendir bu?

a) Orta Çağ'da en güçlü kurum SGK'dır. Primleri yatırmadı mı s**tın yani.
b) Orta Çağ'da en güçlü kurum Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'dur. (Satılık minibüs hattı. İrtibat: 0 900 3 5 7)
c) Orta Çağ'da en güçlü kurum Fenerbahçe'dir. Yaaaşaaa Fenerbahçeee!!!
d) Macellan'ı sevme, yaşatma ve güzelleştirme derneğidir.
e) Papalıktır. Neden diyecek olursan bu Papa her şeyin başıydı o zamanlar. Kralları bile görevden alırdı. Hatta İstanbul-Bursa vapur seferlerinin saatlerini bile bunlar belirlerdi. İki kilo billuru vardı bunların. Düşün. Billur derken kristal kaseler.

Soru - 3:

1215 yılında imzalanan Magna Carta anlaşmasının önemi nedir? (soru mantıklı lan aslında)

a) Avrupa'da Demokrasiye geçişte ilk aşamadır.
b) Asya'da Otokrasiye geçişte son çıkıştır.
c) Antartika'da Penguenizmin temelleri atılmıştır.
d) Macellan'ın Budist olmasının yollarını açmıştır.
e) Kralların öyle istediği gibi vergi toplama, sonra bu vergilerle kendine saray yaptırma, sarayın elektrik giderleri için yine vergi toplaması gibi "doğal" hakları elinden alınmıştır.

Soru - 4:

Gelelim Haçlı Seferleri'ne. Evet Ceren söyle bakalım, Haçlı Seferleri kaç tanedir ve tereyağlı iskender ile alakası nedir?

a) Sular kesikti. Kokudan çalışamadım hocam.
b) Haçlı Seferleri 9 tanedir. Tereyağlı İskender bu seferler sonucunda ortaya çıkmıştır.
c) Acıktınız mı hocam?
d) 1096 - 1270 yılları arasında gerçekleştirilmiş, dini, ekonomik, siyasi, şöbiyet seferlerdir. Kudüs'ü alıp ortamı şendlendirmek üzere Papa'nın teşviki ve UKOME kararıyla başlatılmıştır. Çok değişiktir. 
e) Birinci Haçlı Seferi en güzelidir. Her şeyin ilki başka canım ya. Misal bu sefer sonucunda Kudüs Krallığı, sonra efendime söyliyim Urfa Kontluğu, Antakya Prensliği, Trablus Kontluğu, Ikea Montluğu gibi bir sürü devlet kurulmuştur. Macellan.

Soru - 5:

Haçlı Seferleri'nin sonucunda ortam şenlenmiş midir? Şenlenmemişse ne olmuştur? N'oluyor? 

a) Haçlı Seferleri'nin sonucunda zibilyon tane (eski parayla milyon) asker, şövalye, Edward ve Jacob ölmüştür.
b) "İyi ki sembol olarak Haç seçmişiz, ya ornitorenk seçeydik? Ornitorenkli Seferleri olur mu yani? Olmaz." sonucuna varılmıştır.
c) Feodalite zayıflamıştır. Böyle iğne ipliğe dönmüştür garibim. Üflesen uçar.
d) Avrupa, Müslümanlığı yerinde inceleme şansı bulmuş, Sultanahmet, Süleymaniye, Ayasofya, Yerabatan gibi yerleri gezdikten sonra Galata'da yemek yemişlerdir.
e) Biz çılgın Türkler'in Batı'ya ilerleyişi durmuş, Doğu'ya gitsen Moğollar var. Öyle ortada kalakalmışız yazık.


Geçenki soruların cevap anahtarı aşağıdadır. Bu soruların cevap anahtarı da aşağıdadır. Hepsi aşağıda. Aşağı. Tekrar edince çok komik oluyor lan.

Enektar!


11 Kasım 2014 Salı

En Yeni Köşe - Tarih Soruları III


HER ŞEYİN BAŞI TARİH

Hayır, yalansa doğru deyin. Biliyoruz da konuşuyoruz evladım burada. Hayret bir şey! (yazar gerginliğim var dostlarım). Neyse. Sarayların koridorları gibi uzun bir aranın ardından sizlerle beraber olmanın mutluluğunu yaşarken bir yandan da püskevit kemirmek gibisi yok. Ecukeyşınıl Wakabayaşi yönümüzü bir kez daha ortaya koyalım istedik, bomba sanıp fünyeyle patlattılar. Ülke ne biçim yea!

Soru 1:

I- Cahiliye Dönemi
II- Hz. Muhammed Dönemi
III- Dört Halife Dönemi
IV- Emeviler Dönemi
V- Abbasiler Dönemi
VI- Fatih Terim Dönemi

İslam tarihi'nin yukarıda gördüğünüz (bkz. yukarısı) dönemlerini, en az gol yeneninden en çok gol yenenine göre sıralayınız.


Soru 2:

624 - 625 ve 627 yıllarında yapılan Savaşların baş harflerinin birleşiminden BUH oluşur. Peki buna göre ilk halife kimdir? (şaşırtmaçlı soru)

a) Hz. Ebu Bekir
b) Hz. Şaban
c) a şıkkı
d) c şıkkı
e) bunu da bilmiyorsan artık.

Soru 3:

Dört halife döneminden sonra kurulan Emeviler, 750 yılında (ha şöyle tam tarihle gel bana) Abbasiler tarafından yıkıldıktan sonra, bugünkü İspanya, o günkü Çorum yakınlarında hangi devleti kurmuşlardır?

a) Malazlar
b) Etiler
c) Baranlar
d) Macellan
e) Endülüs Emevileri

Soru 4:

Emevileri zopaynan kovalayıp yerine devlet kuran Abbasiler, 750 yılından 1258 yılına kadar nasıl ayakta kalmışlardır? Hayır niye oturmamışlardır yani?

a) Saygıdan
b) Moğollar yüzünden
c) Mor ve Ötesi yüzünden
d) Macellan yüzünden
e) Tarihçinin bıyığı da ne acaip lan.

Soru 5:

227-642 yılları arasında İran'da kurulmuş olan Sasaniler kiminle iyi geçinmiştir? Ve bu arada ne yiyip ne içmiştir bu Sasaniler? Ha bir de, ya işte anlat dinliyorum ben seni...

a) Sasaniler'in iyi geçindiği kimse yokmuş, Roma İmparatorluğu olsun, başkaları olsun hep bi alacak verecek meselesi, savaş, itlik, uğursuzluk. Ayran içip ayrı düşerlermiş. Ben öyle biliyorum.
b) Sasaniler'in adı aslında Şaşaniler'miş. Türkçe karakter kabul etmeyince, o zamanki sistemler eski tabi.
c) Sasaniler'i kuran arkadaş olan Ardaşir, dedesi Sasan'ın (hangi Sasan? Florasan! auhauuhau..öhüm) adını vermiş devlete. (aman ne yaratıcı)
d) Macellan demem yeterli olur sanırım hocam.
e) Bunların sonunu getiren savaş Nihavent savaşıymış ya la. Savaş mı, TSM Ankara korosu şarkısı mı belli değil.



Cevap anahtarı yarın gazeteniz Feripedia Times'ta! Enteresan tabi.

Pek Yakında Tüm Kestanecilerde!