22 Mayıs 2014 Perşembe

Büyüklere Masallar


PİRELER BERBER İKEN...

İlacını almamış olmanın verdiği iç sıkıntısı yüzüne yansıyordu Pamuk Prenses'in. Cücelerden dördünü geçen hafta meydana gelen maden kazasında kadere kurban etmiş olmanın acısını hafifletmek adına aldığı ilaçları, bir zamanlar düşmanı olan Cadı Kadın vermişti ona. Cadı Kadın da oğlunu kaybetmişti o kazada. Küçük oğlunu da, krala karşı çıkan isyanda öldürmüşlerdi. Artık Pamuk Prenses ve üç cüceyle beraber yaşıyorlardı. 

Harikalar Diyarı'nda da işler kötü gitmekteydi. O kadar çok kumarhane açılmıştı ki, artık insanlar ellerinde avuçlarında ne varsa kumara ve tabii diğer tüm zararlı alışkanlıklara yatırır olmuşlardı. Kraliçe olan Alice, ne yapacağını bilmiyordu. Belki de kaçıp gitmek en güzeliydi ama gücün baş döndürücü etkisi o kadar vazgeçilmezdi ki.

Diğer krallıktaki kral tahtında sıkıntıyla oturuyordu. Her yerden isyan bilgileri geliyordu ancak bu bilgilere güvenmek imkansızdı. Çünkü kendisinde olduğu gibi, diğer insanlar yalan söylediğinde burunları uzamıyordu. Anlamak imkansızdı. Paranoya nedeniyle beyninde oluşan lezyonlardan dolayı bir türlü uyuyamıyordu. Ama halkına her şeyin iyi gittiğini söylüyordu. Tabi onların önüne çıkamazdı. Yoksa Kral Pinokyo'nun burnunun hiç olmadığı kadar uzadığını gören halk artık onu istemezdi.

Kırmızı Başlığını, rezidansının banyosundaki kristal çamaşır sepetine attı. Babaannesinden miras araziyi ve evi müteahhite vermiş ve ormanların kesilmesinden sonra yapılan rezidansın en üst iki katını almıştı. Yalnızlıkla başa çıkabilmek için aldığı sakinleştiriciler yetmeyince uyuşturucuya başlamış ve oldukça kilo kaybetmişti. Rezidansın balkonuna çıktı ve yüzlerce metre aşağısındaki yer yüzüne baktı. Belki de kurtuluşu oradaydı.

Camdan ayakkabıları, aldığı kilolar yüzünden sıkmaya başlamıştı kraliçenin. Çocuğu olmadığını öğrenen kral yıllar önce ilgisini yitirmişti ona karşı. Halbuki bir zamanlar, aşkını bulabilmek adına, elinden camdan bir ayakkabıyla tüm ülkeyi gezmişti. Ama şimdi birlikte bile uyumuyorlardı. Üvey kız kardeşlerini çarmıha gerdirip, açlık ve susuzluktan ölmelerini seyrederken aldığı keyfi hiçbir şeyden alamıyordu. Ve galiba kral onu aldatıyordu.

"Kral çıplak!" diye bağıran çocuk tutuklanıp cezaevine götürülmüş, Kral deli falan da olsa, yaverlerinin dolduruşlarına gelip halka zulüm de etse, Krallığın yollarını düzeltmiş ve her yere hanlar, çarşılar, evler yaptırmıştı ya, varsın deli kral olsundu. Halkı onu seviyordu. Yatağından kalkıp aynada kendisine baktı. Uzak diyarlardan getirtilen bu ayna sayesinde, zaten uzun olan boyu daha da uzun görünüyor ve kendisine bir kez daha hayran oluyordu. 

Aslan Kral belgesel yıldızı olmuştu, Deniz Kızı Sirenetta bir sirkte ucubeler bölümünde gösteriliyordu halka, Küçük Kara Balık sanırım rakı masasında tüketilmişti, Keloğlan saç çıkartan şampuan reklamlarında oynuyordu, 40 Haramiler, krala karşı geldikleri düşüncesiyle hapse atılmak istenmiş ancak kralla beraber çalıştıklarından mıdır nedir, serbest bırakılmış ve sayıları 740 olmuştu ve artık gökten düşen elmaların hepsi kurtluydu.

Masallar uzun zaman önce bitti!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder