19 Şubat 2020 Çarşamba

Köşebent Gibi Köşe - Film, Dizi ve Bir Takım Seyirlik Malzeme Yorumlaması - Chapter I

ONA BAKARSAN DANNY DE VITO

Merhaba sevgili Feripedia dombilileri. Bugüne kadar blogumuzda tarihin dip, köşe, bucak neresi varsa sizler için bir güzel temizleyip bayrama hazır hale getirdik, biliyorsunuz. Ancak heyhat! Yeterli miydi? Yoğ dostlarım yoğ. Değildi. O yüzden bu yepisyeni, gıcır gıcır, tumturaklı, biraz mesafeli ve bir o kadar da enginaltandüzyatan köşeyi hazırlamak istedik.

Tumturaklı bakmak
Bu köşede Feripedia Historical Sciences and Co. ekibi üyelerinin adeta bir oskar değerlendirme heyeti edasıyla (oskar değerlendirme heyeti mi?) filmleri, dizileri ve bilimum seyirlik şeyleri değerlendireceği ve puanlayacağı içerikler bulacaksınız desem? Evet, evet desem? Desemli tişört. Evet. Neyse. O halde ilk filmimizle başlayalım. Filmimiz, hepinizin yakından tanıdığı Evıncırs filminden başkası değil. Haydi eller havaya!

EVINCIRS: END GEYM (a.k.a. kaaveden adam toplayıp gelmek)

Değerlendirme: Şimdi efendim bu Evıncırs dediğimiz zibidiboylar ve zibidigörller, birtakım özel güçlere sahip ya da birtakım tırt güçlere sahip ve tamamı Amerikalı tipler. En azından ikametgahları Niv York'ta. Bildiğiniz üzere insanlığa saldıran uzaylısı olsun, zombisi olsun, zigon sehpası olsun her türlü mahlukat öncelikle ya Niv York'a ya San Fıransisko'ya, en olmadı Şikago'ya saldırdığı içün, özel güçleri olanlar da bu şehirlerde konuşlanıyorlar. Dolayısıyla da burunlar b*ktan kurtulmuyor. Tamamı zengin züppelerden oluşan Evıncırs kişileri, bir de üstüne özel güçler eklenincesiye ne yapıyorlar? Durmaksızın dünyayı kurtarıyorlar. Biteviye dünyayı kurtarıyorlar. En olmadı dünyayı kurtarıyorlar. Yetişkin bir Evıncırs üyesi senede 6-7 kez dünyayı kurtarabiliyor. Ancak geçtiğimiz filmde ortaya çıkan vizyoner kişilik Thanos, bildiğiniz gibi geçen filmde 5'i bi' yerdesini takıp tam çiftetelliye kalkacakken elini şıklatıp evrendeki canlıların yarısını yok ediyor. Evıncırs'ın da yarısı ama tırt olan yarısı yok oluyor. Bu filmde ise yarısı yok olan Evıncırs'ın kalanı neler yapmakta onu görüyoruz. Bir kısmı bira-patates işine girmişken, bir diğer kısmı cep telefonu işine giriyor, öbür kalan kısmı bunalım işine giriyor falan. Ama olay karıncaya bağlanıyor. Nasıl mı?

Nasıl?



9 Mayıs 2019 Perşembe

Tarihin Ön Balkonu - Kavimler 11 (ilevın)

GİBİ GELİYOR BANA YOKSA ŞÜPHEN Mİ VAR?

Merhaba sevgili okur tanecikleri. Günlerin mütemadiyen sayılmaya devam eden oy pusulaları gibi geçip gittiği şu güzide günlerde tabii ki Feripedia Historical Sciences and Co. ekibi olarak boş durmayacaktık ve boş durmadık. Aşağıdaki görselde ekibin harıl harıl çalıştığına bizzat şahit olabilir ve evdeki malzemelerle siz de harıl harıl çalışabilirsiniz.

Harıl harıl çalışmak


Böylesine verimli ve yorucu çalışmaların neticesinde bir de baktık ki ne görelim?! Rüya. Rüyamızda boruların içerisinde sıkışık sıkışık ilerliyoruz ve boruların sonunda bir kitap buluyoruz. Kitabın kapağını açtığımızda uyandık. Pek bir şey olmadı yani. Hazır uyanmışken de yeni bir kavim keşfedelim dedik. Buyrun da aşağısı...

SEPTİKLER (M.Ö 5,74 - 6,12)

Eski Yunan dünyasının bitki örtüsü makiler, Homeroslar, kentauroslar, toroslar ve filozoflardan oluşmaktaydı. Filozoflar sıcak günlerin keyfini çıkarırken bir yandan "ulan acaba şöyle mi?" ve "yoksa acaba böyle mi?" diye düşünerek etrafa müstehzi bakışlar atmakta, arada yan yatmaktaydılar. Aşağıdaki filozofun yüzündeki müstehzi bakıştan bunu anlayabilirsiniz sevgili tanecikler.

Müstehzi
Eski Yunan'da gezerkene yepisyeni kurulmuş, dumanı üstünde bir kavme rastladık. Kendilerine Septikler diyen bu kavmin kurucusuyla konuşmak istedik. Bizi böyle çayırlık bir alana götürdüler. Çayıra karşı yatırdılar, tırmaladılar, kaşıdılar. Sonrasında kurucu geldi. "Kuru lazımmış abi, ne kadar lazım?" diye sordu. Belli ki yanlış anlaşılmıştık, içindeymiştik, yeşilmiştik, sazmıştık. Eski Yunan'ca "yürü git lan burdan dobiş!" dedik. (Alm.: Go home yankee!) Sonrasında meramımızı anlattık ve bu sefer de bizi bağa götürdüler. Allahım neler oluyordu? Neden bir türlü kavmin kurucusuna ulaşamıyorduk? Neyse biz bağa girdik bağ budanmış, bağa bülbül dadanmış. Oralarda oyalanırken kavmin kurucusu çıkageldi. Yunanca "hoşgeldiniz" dedi. Biz de ona Yunanca "hoşbulduk" dedik. Sonra o yine Yunanca bir şeyler söyledi. Biz de Yunanca bir şeyler söyledik. Mütemadiyen Yunanca bir şeyler söylendi. Ortam baya söylentilerle doldu. Neyse ki istediğimiz bilgileri alabildik.

Şimdi efendim bu Septikler kavminin kurucusu I. Fos Eptik adlı pek de nahoş kokan bir arkadaştır. M.Ö. 5,74'te kurulan kavim, piyasalardan etkilenerek kurulmuştur. Bugünkü Yerebatan Sarnıcı ile evvelsi günkü Ayasofya arasındaki tramvay yolunda kurulan kavmin bilinen başlıca özelliği ruh hastası olmalarıdır. I. Fos Eptik aynı zamanda Protagoras olarak da bilinir ama bilinmezden gelinir. Her bir halttan kuşkulanan bu kavim Eski Yunan'ı bir dönem kuşku içinde bırakmış, elti ve görümce kavramlarının doğmasına yol açmış, fitne ve fücur içerisinde yaşamaya başlamış ve bütün bunları yaparken de temel besin maddesi olarak ornitorenk suyuna çorbayı tercih etmişlerdir.

Temel besin maddesi
Kavmin sonunu getiren olay, kurucuları I. Fos Eptik'in, Eski Yunan belediyesinin kapatmadığı bir kanalizasyon çukuruna düşmesiyle piyasaların yükselmesi ve 6,12 seviyelerine dayanması olarak gösterilir. Seviyeye dayanınca da seviye bunların üstüne yıkılasıya abov! Evet.

Kıssadan hisse: çaldığın o kavmi, yerine koy lütfen!

Let's stay with sağlıcak.


14 Aralık 2018 Cuma

Tarihin Ön Balkonu - Mitolojin Kadar Konuş


SÖYLE TOST, ÖYLE GİR!

Merhaba Feripedia okur taneciklerim. Aylardır hiç bir şey yazmamış olmamıza rağmen biriniz de arayıp "Hayırdır abi! Bir problem mi var?" demediği için azıcık kırgın olsam da size, sonuçta bazı şeyler çok fantastik. O yüzden kısa bir açıklamanın ardından yepyeni bir yazıyla daha karşınızda olacağız.

KISA BİR AÇIKLAMA.

İşimiz gücümüz vardı.

Aylardır canla başla çalışan Feripedia ekibi!

SADEDE GEL!

Bugün yine sizlere, Feripedia Historical Sciences and Co. olarak, tarihin tozlu, paslı, kirli ve küflü (tarih değil sanki bodrum katı. 1+1) raflarından hiç ama hiç bilinmedik bir gerçeği açıklıyor olacağız. Şimdi koltuklarınıza kurulun ve kurul kararının ardından başvuruları yaptıktan sonra imza için bekleyin. Evet. 

ESKİ YUNAN'A YENİ TANRI: KERMES

Feripedia ekibi olarak zamanda yolculuk ve Taksim'de falcılık yapabildiğimiz için her haltı biliyoruz ama bilmezden geliyoruz. Yine zamanda yolculuk yaparaktan, tek tek basaraktan, bade süzerekten, inci dizerekten vara vara nereye vardık peki? Tabii ki Eski Yunan! (Alm: ancient greek) 

Eski Yunan'a vardığımızda öncelikle agoraya (bkz. şehir meydanı) gidelim de bir bakış bakalım, kalpleri yakalım, aşkın kemendini boynumuza takalım niyetiyle seyirttik (Yun:  seyitalidis). Ve şöyle bir manzarayla karşılaştık:

Şöyle bir manzara...

"İnsanın başına ne gelirse ya meraktan, ya bumerangtan..." düsturuna sıkı sıkıya bağlı olduğumuz için söz konusu Kermes'in ne olduğunu araştırmaya başladık ve bir de baktık ki Olympos'un eteklerindeyiz. Olympos Dağı Tanrı ve Tanrıçalara Yardım ve Yaşatma Derneği Başkanı Mitos Yereyatbizpolisiz bizi eteklerde karşıladı ve hepimize uzo ikram etti. Hazır ikram etmişken bir kaç şişe de yanımıza almak istedik ancak gümrükten geçiremeyeceğimizi söyleyerek ters ters baktı bize. Biz de ona ters ters baktık. Çeşitli bakışmalar oldu ancak sonra düzeldi. Hazır düzelmişken de gördüğümüz manzarayı sorduk ve tek popüler cevap aldık. Meğer şöyleymiş;

Eski Yunan'da pek bilinmeyen bir Tanrı olan Kermes, Zeus ve Maia'nın oğlu olan Hermes'in ikizidir. Bildiğiniz gibi Hermes tanrıların habercisiyken Kermes ise hayır işi ve poğaça tanrısı olarak bilinir. Çeşitli okul, dernek ve vakıf için kutsal sayılan Kermes için her akademik yılda en az bin ila bin üç şölen düzenlenmektedir ve düzenlenen şölenlerde çeşitli poğaça, börek, yaprak sarma ve bitlis tütünü satılmakta, geliriyle de Zeus'a yepyeni tanrıçalar, Hera'ya ise psikolojik destek sağlanmaktadır. Eski Yunan halkı bu tanrıyı öylesine içselleştirmişlerdir ki, şölenlerin kapısına "Kermesimize Hoşgeldiniz" yazmakta ve "en favori tanrılar ve tanrıçalar" sıralamasında Kermes ilk beşe kafadan girmektedir. Aşağıda, yapmış olduğumuz kazılar neticesinde ulaştığımız Kermes'e ait çeşitli görseller bulunmaktadır.

Tanrı Kermes (Ortada kareli gömlekli) ve ölümlüler (karesiz gömlekli)

Durum aşağı yukarı budur. 


Neyle kalacağınızı biliyorsunuz değil mi? Of course with sağlıcak...

1 Şubat 2017 Çarşamba

Hiç Olmadığı Kadar Yeni Köşe - Her Şeyin Tarihçesi - Volume 10


LALETTAYİN

Tek kelimelik başlığı görünce şaşıran, hazır şaşırmışken şaşı şaşı da bakmaya gayret eden sevgili Feripedia okur taneciklerim, merhaba! Sevgili karıcığımın dün kemir kemir kestane kemirirken sorduğu; "Yeaaa o değil de bu kestaneyi kim bulmuş yeaa?" şeklindeki kayıtsız kalamayacağım sorusuna kayıtsız kalamadım ve Feripedia Historical Sciences and Co. şirketinin tüm imkanlarını seferber ederekten sorusuna yanıt aradım. Ve eninden sonra evreka! Bizden kaçmaz gringo!

Bizden kaçmaz!

İsim: Kestane

Bileklik ya da künye emin değilim: Öncelikle etimolojik olarak incelediğimizde kestane kelimesi tabii ki nereye kadar gidiyor? Of course Eski Yunan! Zaten yeni yunanda hiçbir şey yok. Ne varsa eski yunanda var. Misal yeni yunana "Hop!" diyorsun hiç aldırmıyor, "Hap!" diyorsun dönüp bakmıyor. Oysa eski yunan öyle mi? Değil. Ne ise. Bu eski yunandaki Teselya bölgesinde bir ufacık tefecik şehir var. Adı Kastania. Burada ne yetişiyor? Tabii ki at. Peki atın nesi var? Kelebeği mi? Yoğğğ dostlarım yoğğğ, atın kestanesi var. İşte durum aşağı yukarı böyle.

Eski Yunan bilginlerinden Pherhatos Guzelis'ten kalan bir tablette ilk kez adı geçen kestane, daha sonra tablete format atılmasıyla kayıplara karışsa da, benim hanıma dinletemedim. Nereden geldiğini illa öğrenecekti yoksa akşam eve almayabilir, alsa da kapının önüne koyabilir ve kapının önüne yiyecek ve su bırakmayabilirdi. Yani işte böyle. Özetle eski yunan. Ha bir de Orta Çağ'da, özellikle gökhan güney avrupasında buğday, arpa, çavdar ve bilimum bakliyatın bulunmadığı durumlarda karbonhidrat ihtiyaçlarını kestaneden ve vafıldan karşılıyorlarmış. Bu da böyle bir bilgi. 

Orta Çağ Avrupasında Karbonhidrat İhtiyacını Karşılayamadığı İçin İsyan Eden İnsanlardan Kalan Bir Duvar Yazısı


Peki şu anda ülkemizde kestane en fazla nerede üretilmekte? De gidi dee, böölü sorulaa sorma bak bi daa, galbini gırıverin. Hindi beni beniylen bi başıma bırakıvee. (Evet Aydın'da)

HŞT'de Gelecek Bölümlerde: Peki ya gürgen? Hatta palamut? Orrayt.

24 Ocak 2017 Salı

Hiç Olmadığı Kadar Yeni Köşe - Her Şeyin Tarihçesi - Volume 9


ÖLÜLERDEN SEN ANLARSIN KONUŞ ONLARLA

...nasıl muhtacım bunaaaaaaa, bir gece ansızın öl yine! Öhüm. Evet. Merhaba sevgili Feripedia okur taneciğim. Günlerin gaydırıgupbak cemile tadında geçip gittiği bu soğuk kış günlerinde içinizi fingir fingir edecek tarihi bir bulguyla daha sizlerleyiz. O zaman rahatça koltuklarınıza kurulun ve gözlerinizi muasır medeniyetler seviyesine çıkartın, yazıya odaklanın ve kümülüs bulutları diye mırıldanın.

Muasır Medeniyetler Seviyesi (arkadaki karlı olan)

İsim: Tahtalı Köy

Künye: Şimdi efenim, bu Şaman inanışında, ilk annenin yeryüzüne bir kayın ağacı vasıtasiyle geldiğine, ilk görümcenin ise troleybüsle geldiğine inanılırdı. Ama konumuz görümceler olmadığından bu kısmı es geçiyoruz. İlk anne kayın ağacıyla geldiyse, giderken de bir takım ağaçlara ihtiyaç duyulacağı ön görülmüştü. Dolayısıyla ne zaman biri ölse bir Şaman ilinde, o vakit hemen bir takım ağaçlar kesilir, ölünün mezarına bu ağaçlardan koyulur, mezar başına da bu ağaçlara kazınan bir takım bilgiler işlenir, helva dağıtılır, 40 gün 40 gece bir şey yapılmaz, sığır gibi yaşanır, sonrasında hayat normale dönerdi. Ölü sayısı arttıkça mezar başlarını süsleyen tahtalar da çoğalmıştı. Bu çoğalan tahtalar daha sonra elflerin dünyaya gelişleriyle konuşmaya, hareket etmeye, hatta seçme ve seçilme hakkı kazanmaya başlamış, sonrasında aralarında bir muhtar seçerek köy statüsü kazanmışlardı. İlk köy kahvesi de yine bu ağaçlardan en yaşlı iki kardeş tarafından açılmış ve tabelaya da "Karlı Kayın Biraderler Kahvesi" yazılmıştı. Yapılan arkeolojik kazılar ve morfolojik pazılar neticesinde tahtalı köy tabirinin buradan çıktığı saptanmıştır. Hazır saptanmışken de böyle şeyler olu oluvermiştir. Budur yani. Ya ne olacağıdı ya?!

İşte o tabela! (şaşırmalı)

HŞT'de Gelecek Bölümlerde: Balık kavağa çıkınca tabiri nereden gelmektedir? Ve nereye gitmektedir? Yolda mola verilmiş midir? Nasıl nasıl olmuştur da olmuştur? Evet.


20 Ocak 2017 Cuma

Hiç Olmadığı Kadar Yeni Köşe - Her Şeyin Tarihçesi - Volume 8


TEL TESTERE TEL TESTERE BİTSİN BU GURBET

Merhaba sevgilim Feripedia okurcuğum. Yeni yılın bu soğuk ama bir o kadar da salepin üstündeki tarçın tanecikleri gibi ikircikli günlerinde Feripedia Historical Sciences and Co. ekibi olarak atları ve komodo ejderlerini ve tabii karınca yiyenleri ne kadar çok sevdiğimizi hatırlayıverdik bir anda. Komodo ejderleri ve karınca yiyenler şimdi çok da rahatsız edilmemesi gereken hayvanlar. Baktığın zaman bir komodo ejderi bir de periodik cetveldeki kadın çok tehlikelidir. Hele bir karınca yiyenin elinden karıncalarını alırsanız, geriye ne kalır ki? O yüzden mecbur atlar.

- Bana mı dedin canım?

İsim: "Atı alan Üsküdar'ı geçti" deyimi.

Künye: Tüfeğin icat olup mertliğin bozulmaya ramak kaldığı günlere gitmeye kalktığımızda, zaman makinemiz Bolu Dinlenme Tesisleri'nde mola vermişti. Molada gözleme ayran gömerken bir de ne görelim? Bolu dağlarının efsanevi kişiliği Chuck Norris!

Bolu Dağı Efsanesi (saçlı olan)
Bolu dağlarının efsanevi kişilik ve aşçı yetiştirme konusunda çok bereketli olduğunu bildiğimizden Chuck Norris'le tatmin olmamıştık. Yerli efsanevi kişiliğimiz olan Köroğlu'nu sorduğumuzda Chuck bize şu cevabı verdi:"Actually i don't know where he is!" (Ne bileyim lan ben nerde olduğunu, Köroğlu'nun çobanı mıyım?) Bu böyle ters ters konuşunca ağzına bi' vurduk. Piiii... Hiçbir şey olmadı. Neyse. Daha sonra öğrendik ki efsanevi kişilik Köroğlu'nun atı kaybolmuş. Atının peşinden hooop İstanbul'a gitmiş. Günlerce atını arayan Köroğlu atını bir pavyonda tarlayı falan bırakmak üzereyken bulmuş. Ve üstüne atladığı gibi oradan dıgıdık. Tabi pavyon sahibi "Hay bin kunduz suyu!" diyene kadar Köroğlu çoktan Üsküdar'dan geçip E-5 üzerinden İzmit, ordan da trafik olmazsa 3 saatte Bolu, arada bir mola verse falan akşama burda olur bence. Pavyon sahibi "Where is my horse nigga?" diye oradaki bir adamcağıza sorduğunda tek bir popüler cevap alır ve bu cevap da deyimler sözlüğü Top 20 listesine ilk sıradan giriş yapar: "Ohoooo atı alan Üsküdar'ı geçti!"

Durum özetle bu.

İşte o at! (Pavyondayken)

HŞBT'de Gelecek Bölümlerde: Tahtalı köy nerededir? Muhtarı kimdir? Encümen azalarını nasıl tanırız? Ve tüm bunların tarihsel şekillenmeleri üzerine bir takım betimlemeler. Israrla bekleyiniz.




18 Ocak 2017 Çarşamba

Tarihin Ön Balkonu - Kavimler 10


KÜMÜLATİF DOĞAN

Evet sevgili Feripedia tombilikleri, yine saçmasapan, yazıyla tek bir alakası olmayan bir başlıkla daha karışınızda olsak yine iyi, arkanızdayız. Ama iyi manada. 

Feripedia Historical Sciences and Stuff Co. ekibi olarak hanımlarımızın makyajının bitmesini beklerken ayakkabımızın burnuyla kaldırımda eşelediğimiz yerde yine bir tarihi bulguyla karşılaştık. İnsanın şansı olacak demek ki. Bulguyu hemen laboratuvarımıza götürüvermemizle bir de ne görelim?


Leblebîler - M.S. 1090 - M.S. 1091

Kemılın kemıl olduğu zamanlarda karşımıza çıkan bu az bilinen kavim tarih sahnesine, bugünkü Çorum, o zamanlardaki adıyla Niv Orliyıns denilen bölgede çıkmışlardır. Kurusucu 7. Tuuz-lu Lebleb olan Leblebîler'in ilk başkenti Londra'dır.

Adını kurucusundan alan Leblebîler sonra geri vermeye çalışsa da bir işe yaramamış ve tarih sahnesinde o şekilde kalakalmışlardır.

Başlıca geçim kaynakları at nalı olan Leblebîler, tarihteki ilk dudak tiryakileri olmalarıyla da ön plana çıkmış  ve çağdaşları olan Haşhaşîlerle dostluk kurmaya çalışmış, onlara borç para vermiş, arabaları yolda kalınca ittirmiş, paketteki son dal sigaralarını paylaşmış ama yine de yaranamamışlardır. Madem yaranamamışlarken, bir de üstüne üstlük bozguna uğratılmışlardır.

Leblebîler'in en önemli özellikleri hazır cevaplıkları olmuş olsa da, evde hazırladıkları cevaplar çarşıya uymayınca hooop çil yavrusu. Yazık lan.

Leblebîler'in Kurucusu 7. Tuuz-lu Lebleb (merdivendeki) ve merdiveni (adamın üstünde durduğu şey)


21 Eylül 2016 Çarşamba

Hiç Olmadığı Kadar Yeni Köşe - Her Şeyin Tarihçesi - Volume 7

BELKİ DE SIRRI MEYBİLİYN

Eylül ayının bu ıslak ve hüzünbaz günlerinde "İnsanın başına ne gelirse ya meraktan, ya bumerangtan" düsturunu benimsemiş olan Feripedia Historical Sciences and Co. ekibinin dişi üyeleri ofiste oje sürerken birden aklımıza bu oje denen güzellik malzemesinin tarihçesini araştırmak geldi. Zaman makinemize atlayıp ojenin icadına doğru yol aldık ve vardığımız yerde gördüğümüz şey çok çarpıcıydı.

Çok Çarpıcı Şey (temsili)

İsim: Oje

Künye: Zaman makinamızdan indiğimizde, tarih gösteren Kasyo saatlerimizin M.ö. 3000'leri gösterdiğini fark ettik. 3000'ler bambaşkaydı zaten. En sevdiğim binler, üçbinlerdi. Evet.Neyse.

Mekan eski çin imparatorluğuydu ve yukarıdaki fotoğraftaki arkadaşlar tam da bu şekilde bize bakmaktaydı. "Selamün aleyküm" şeklindeki selamlarımıza hızlı hızlı bi' şeyler söyleyerek cevap veren arkadaşlara Feripedia Historical Sciences and Co. ekibinin çinli üyesi Ding-il Yao da hızlı hızlı bi' şeyler söyleyerek cevap verdi. Sonra onlar da hızlı hızlı bi' şeyler söyledi. Bi' ara o kadar hızlı hızlı bi' şeyler söylendi ki konuşmalar karıştı. Neyse ki Ding-il Yao derdimizi anlattı da bizi eski bir mağaraya götürdüler. Mağaraya girdiğimizde duvarlarında enteresan otlar, normal otlar, şişecikler, ayşecikler, ömercikler, şaka malzemeleri, 99luk tespihler ve Yurtseven Kardeşler posteri dikkatimizi çeken şeyler oldu.

Eski Mağara Duvarı'ndan Bir Görüntü

Mağarada ikamet etmekte olan büyücü kadının yamacına oturduk ve bir şeyleri karıştırdığını gördük. Belli ki büyülü bir iksir hazırlıyordu. Belki de ölümsüzlüğün formülünü bulacaktı. Ya da kim bilir belki de Arka Sokaklar'ın ne zaman final yapacağını söyleyecekti. Merak içerisinde beklerken Feripedia ekibinin yeminli büyücüsü Medyum Johnson's Babyoil karışımdaki malzemeleri saymaya başladı; arap zamkı (arap mı?), yumurtanın beyazı (zira sarısını menemen yapmıştı), jelatin (ayfon 7) ve balmumu. Bu malzemeleri ne içün karıştırdığını sorduğumuzda ise enteresan bir cevap aldık: sandalyesini vernikleyecekmiş. Verniği icad ediyormuş. Ne de olsa milattan önce. Ne yapsan yeni icad olu oluveriyor. Sonra bir de baktı ki karışımdan çıkan sonuç çok güzel böyle. Dedi ben bunu diri ficudumun bi' yerlerine süreyim. Önce totosuna sürmek istediyse de el tırnaklarına sürmesi konusunda kendisini ikna ettik. Ve böylelikle oje icad edilmiş, mertlik bozulmuş oluyordu. Daha sonrasındaki el yazmaları ve takvim arkası yazılarından öğrendiğimize göre oje hanedan üyelerini ayırt eden renklerde yapılmaya başlanmış. Almış yürümüş yani anlayacağın.

HŞT'de Gelecek Bölümlerde: Hazır güzellik ürünlerine girmişken yüz kremi de ne ola ki? Neden olmuş? Kim yapmış? Nasıl olabilir? Hepsi pek yakında. Ya da değil. Bilmiyorum.




19 Eylül 2016 Pazartesi

Hiç Olmadığı Kadar Yeni Köşe - Her Şeyin Tarihçesi - Volume 6


EMLAKÇIYI ARADAN ÇIKARMAK...

...kadar güzel bir hisle başladığımız bu güzide haftanın daha da güzelleşmesi için biz Feripedia Historical Sciences and Co. çalışanları olarak hepinizin gıdılarınızı okşar, ayak bileklerinizden mıncırırız. Evet yaparız bunu. Neden dersen ben de bilmiyorum. O halde les go.

Bir Feripedia yetkilisi (gıdı okşama antrenmanı yaparken)

İsim: Düğün Pastası

Künye: M.Ö. 100 (net tarihlerin hastasıyım) dolaylarında Antik Roma'da bir düğüne davet edildiğimizde önce bir telaşlandık tabi. Zira düğün, dönemin Roma belediye başkanı II. Sendenkorkulus'un kızının düğünüydü. Takım elbiselerimizin üzerine togalarımızı giyip düğüne katıldığımızda ceplerimizde, adet olduğu üzere gelinin kafasından aşağıya atmak için, gerçek buğday taneleri vardı. Düğünden önce, askerlik arkadaşım olan fırıncı Kazımus Ta ile hasbihal ederken öğrendim ki artık düğünlerde buğday taneleri atmak günah sayılmaktaydı. "Nimetle şaka olmaz" düsturunu geçen hafta benimsemiş olan Romalıların düğünde geline ne atacağı ise merak konusuydu. Bu arada düğün için adına pasta dedikleri çeşitli hamur işleri hazırladığını söyleyen Kazımus Ta, "hadi ben cumaya geç kaldım" diyerek yanımızdan ayrıldı. Biz de düğüne katıldık. Çocukların ve yarı tanrıların pistten alınmalarıyla takı töreni başlayacaktı. Gelinle damat salona girerken birden davetliler, Kazımus Ta'nın yaptığı pastaları geline pöçenk pöçenk diye fırlatmaya başladılar. Böylelikle düğün pastasının ve yemek savaşının icadı aynı zamana denk gelmiş oluyordu. Neye uğradığını şaşıran gelin hanım daha sonra Sicilya'nın Bağları türküsüyle yatıştırıldı. Biz de limonatamızı içip Gladyatör dövüşlerine doğru seyirttik. Evet durum buydu ve buna yalnız güneş şahitti. 

HŞT'de Gelecek Bölümlerde: İlk oje nasıl ortaya çıktı? Ve neden? Ve niçün? Ve how are you? Ve fayn tenks...

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Hiç Olmadığı Kadar Yeni Köşe - Her Şeyin Tarihçesi - Volume 5


NE YAPARSAN YAP, AT İLE YAP!

Körün öldüğü ve badem gözlü olmadığı bu acımasız dünyanın gerçeklerinden bunaldığımız şu günlerde - ya da sadece sıcaktan bunaldık belki bilmiyorum, her şeyi de ben bilemem neticede - içinizi serinletecek, serinletirken hüzünlendirecek, hüzünlendirirken frappuccino içirecek bir yazıyla daha karşınızda olmanın haklı gururu var üzerimizde. Bir de röpdöşambr var ama onun konuyla alakası yok. Evet.


Haklı Gurur!

Madem ki zamanda yolculuk yapabiliyoruz dedik, neden tarihteki ilk icadın ne olduğuna bakmıyoruz ki diye düşündük. Arada düşünüyoruz biz evet. Zaman makinamızı ebesinin fiii tarihine ayarlayarak yolculuğa çıktık. Yolculuk esnasında muavinin kek ve çay ikramını da savuşturduktan sonra, günümüzde Filadelfiya, o zamanlardaki adıyla Şarkışla olan bölgeye geldik ve sağda indik. Devirlerden taş devri. Direkt taş! Öyle yontma montma değil. Bir de gördük ki bir mağaranın önündeyiz ve mağarada bir kadın var. Elleri belinde. Karşısında da bir erkek. Aşağıdaki diyalog kulaklarımıza ulaşırken, köşedeki simitçinin arkasına saklanıp izlemeye başladık.

Diyalogta Kullanılan Kısaltmalar: MA (mağara adamı), MK (mortal kombat...yok lan Mağara Kadını) NİBS (Ne idüğü belirsiz ses)

MA: Taşkitocum bak sana T-rex avladım! (böbür böbür)
MK: (elleri belinde. suratsızca.) Gene mi ya! Gene mi! Yüz kere söyledim adam sana, eti sert oluyo' bunun, pişmiyo' kırk saat. Allahım canımı alsa da kurtulsam ya! Tabiii beyimiz nerden bilecek benim ne çektiğimi! Altı tane çocuk, iki tane yaşlı insan başımda. K*ç kadar mağarada, üç duvar arasında bütün gün bunlarla uğraş dur, bi' de et pişirmek için uğraş dur! Beyimi de gezsin tozsun. Oohhh! 
MA: ..............

Ve böylelikle tarihteki ilk icadın tekerlek değil kadın dırdırı olduğunu keşfeden bizler NİBS'ler duymaya başlayınca geri dönüş vaktimizin geldiğini anlayarak bi' koşuşumuz var....

Evet.


HŞT'de Gelecek Bölümlerde: İlk İhsan kimdir? Ve bütün bunlar niyedir? Acaba hangidir?